Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
Davalı sigorta şirketinin davacılara kısmi ödeme yaptığı tarih olan 04/07/2019 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekmekte ise de, davacılar vekili temyiz dilekçesinde 28/09/2019 tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep etmiş olduğundan, taleple bağlı kalınarak 28/09/2019 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği-
Davacının dava dilekçesinde, kiralananda meydana gelen zararın tespiti isteminde bulunduğu, yargılama sırasında da bu talebini tekrarladığı, hakimin taleple bağlı olup, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremeyeceği, talep tespit istemine ilişkin olduğuna göre, bu talebe göre bir karar verilmesi gerekirken, talep dışına çıkılarak yazılı şekilde ....... TL hor kullanım tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takibe konu ihtarnamedeki asıl alacak tutarı üzerinden dava açılıp, harç yatırılmış ve talep sonucunun buna göre oluşturulmuş olduğu ve kesinleşen mahkeme ilamına göre kesinleşen işlemiş faiz oranı ve miktarı ile işleyecek faiz oranının tekrar işbu dava konusu yapılmamış bulunduğu, esasen karar tarihinden önce 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın temerrüt faizine ilişkin 120/2. maddesinin, 6100 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca derdest davalarda uygulanması gerektiği, kesinleşen faiz oranı ve miktarlarının anılan yasa değişikliğine dayanılmak suretiyle yeni bir davanın konusu yapılamayacak olduğu-
Kira geliri üzerinden ecrimisil değerinin, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise; ilk dönem için belirlenen miktara, ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği, hal böyle olunca; Daire uygulama ve ilkelerine aykırı şekilde, tecavüzlü arsa bedelinin kendisini amorti edebileceği yıl esasından hareketle yapılan ecrimisil hesabı esas alınmak suretiyle karar verilemeyeceği- Ecrimisil davalarında talep olması halinde hükmedilecek ecrimisil bedeline tahakkuk tarihleri olan dönem sonlarından itibaren yasal oranda faiz yürütüleceği, mahkemece, ecrimisil alacağının dönem sonlarından işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dönem sonlarının kararda açıkça belirtilmemiş olmasının infazda tereddüt oluşturacağı-
Paylaşıma konu hak ediş alacağının takip dosyasına giriş tarihi itibariyle, şikayet olunan SGK’nın hacizli alacakları bulunup şikayetçi ile garameten paylaşıma tabi tutulacak miktar belirlenerek, bu doğrultuda sıra cetveli tanzim edilmesi için icra müdürlüğüne talimat verilmesi gerekirken, şikayetçinin "garameten paylaşıma" ilişkin bir şikayeti olmamasına rağmen, talebini aşar şekilde 5510 s. K. m. 90 gereğince öncelikle şikayetçi alacağının ödenmesi gerektiğinin tesbitinin hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmazlar mesken niteliğinde olup mahkemece Kanun'da belirtilen esaslara uyulmadan, bilirkişi tarafından son dönem ecrimisil bedeli belirlendikten sonra geriye doğru endeks uygulanmak suretiyle aylık ecrimisil bedelinin bulunmasının doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde iki daire için ecrimisil bedeli talep etmiş iken hükümde sadece bir daire için ecrimisil bedeline hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Nüfus kayıtlarının anne bağı yönünden düzeltilmesi talebine-
Mahkemece dava dilekçesinde araç mahrumiyete yönelik talebi olmadığı halde talep aşılarak ve davalının sorumlu olmadığı araç mahrumiyet bedeli de dahil edilerek hüküm kurulmasının, yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” uyarınca bozmayı gerektirtiği (HMK. m. 26)-
Taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığından, davalı şirketlerin ve yetkililerinin, primli pay senedi çıkarma yetkisi olmaksızın, nominal değerin üzerindeki bedel üzerinden "hisse devir ve kabul sözleşmesi" adlı belge ile yüksek kâr vaadi ve istenildiği zaman para iadesi vaadi ile şeklen ortak görünen gerçek kişilerin iradesini fesada uğratma yönündeki haksız eylemlerinden ötürü, davacının zararından davalı şirketlerin haksız fiil hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğu- Dava dilekçesinde yabancı para cinsinden ödenmesini talep ettiği tutara tahsil tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmuş ise de, bozma ilamından önceki dosya ile yapılan yargılamada dava tarihinden itibaren faize hükmedildiği, davacı tarafından bu hususun temyiz edilmediği ve bu durumun davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bu sebeple kabul edilen tutara dava tarihinden itibaren faize hükmedildiği- 7194 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. maddesinde belirtilen "pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar" ibaresi dikkate alındığında SPK yazı cevabından davalı şirketlerin pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan halka açık ortaklık statüsünde olduğu, ancak söz konusu şirketlerin paylarının borsada işlem görmediği, davalı şirketlerin bu kanun kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.