İİK.’ nun 331. maddesinin suça iştirak edenlere yönelik yaptırım içeren “son fıkrası”, her ne kadar daha sonra madde metninden çıkarılmışsa da, olayın oluş şekline ve suça iştirak ederek katıldığı iddia edilen sanıkların eylemlerine göre, 5237 sayılı TCK.’nun 37-41. maddelerinde düzenlenen “suça iştirak” e ilişkin hükümlerin bugün de uygulanabileceği-
İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği-
Davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmediği, mahkemece, takip dosyasında hacizli taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin ödenip ödenmediğinin ve aynı şekilde hacizli bulunan araç kaydının getirtilerek üzerindeki hacizlerin ödenip ödenmediğinin belirlenmesi ve davacı alacağını karşılar nitelikte olup olmadığı belirlenmeden aciz belgesinin ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulü halinde İİK. mad. 283 uyarınca davacıya "haciz" ve "satış" istemine yetkisi verileceği ve hükümde bunun açıkça belirtilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun aynı günde 19 adet taşınmaz sattığı bu taşınmazlardan üçünü davalıya, beşini davalı ile aynı soyadını taşıyan kişilere satıldığı, yine takip dosyasındaki ihalede dava konusu takip borçlularına ait iki taşınmazın icra ihalesi sonucu davalı tarafından alındığı, borçlu ile davalının aynı ilçe, köy ve ciltte nüfusa kayıtlı olduğu, faaliyet yerleri farklı olsa da faaliyet alanlarının aynı olması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında davalının İİK’nun 280/1 maddesi kapsamında borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü gerektiği; yine borçlu vekilinin savunmasında diğer davalının satış bedelinin 25.000 TL’sini banka aracığıyla ödediğini, kalan 12.715,30 TL’nin de takip borçlusu şirketin borcuna mahsup edildiğini belirtiğinden diğer davalının da borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerektiğinden dava konusu tasarrufların İİK’nun 280/1 maddesi gereğince davacının alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması halinde ve İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi durumlarda TBK. mad. 19'e dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için koşulların varlığı halinde İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğu-
Davalı borçludan, onun icra dosyasındaki alacağını temlik almış olan diğer davalı üçüncü kişinin hem borçlu ile aralarında bulunan akrabalık bağı ve hem de davalılar arasındaki temlikin gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmaması nedeniyle iptâline karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufun iptali davalarında; alacaklı davacının alacağının gerçek olması, kesinleşmiş bir icra takibi bulunması, alacaklının İİK.'nın 105. veya 143. maddesi uyarınca kat’i veya geçici aciz belgesi sunması, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının dava ön şartlarından olduğu-
Mahkemece aciz belgesinin ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmediği, davacı tarafından davalı borçlu ... hakkında ... 19. İcra Müdürlüğü’nün ........... sayılı takip dosyası ile yapılan icra takibi sırasında borçlu davalının bilinen bütün adreslerine 27/12/2011 tarihinde hacze gidilmiş, ilk olarak “... Cad. No:... ” adresinde yapılan haciz sırasında borçlunun burada oturmadığını yerine 7 yıldır oturmakta olan başka bir kiracının bulunduğunu, “...’ daki” adresinde yapılan haciz sırasında yine borçlunun olmadığını, evin boş olduğunu, “... Mahallesi’ndeki” adresinin ise borçlunun mernis adresi olduğu ve yapılan haciz sırasında bina görevlisinin borçlunun buradaki yerinden Ağustos 2011 yılında taşındığını ve son olarak “İlkbahar Mahallesi 593 sokakta” yapılan haciz sırasında ise bina görevlisinin evin boş olduğunu beyan etmesi ayrıca davalı borçlunun farklı icra dosyalarından yapılan detaylı araştırma ile borçlu adına kayıtlı başka gayrimenkullerinin de bulunduğu, bunlarla ilgili yapılan kıymet takdirleri sonucu da borçlunun aciz halinin varlığının sabit olduğunun anlaşılması, hatta bazı gayrimenkullerin de başka şahıslara ihale edilmesi sonucu borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından mahkemece davalı borçlunun aciz halinin kabul ederek işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Davacı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.'nun aciz belgesi sunmadan tasarrufun iptali davası açabileceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.