Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması halinde ve İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi durumlarda TBK. mad. 19'e dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için koşulların varlığı halinde İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğu-
Davalı borçludan, onun icra dosyasındaki alacağını temlik almış olan diğer davalı üçüncü kişinin hem borçlu ile aralarında bulunan akrabalık bağı ve hem de davalılar arasındaki temlikin gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmaması nedeniyle iptâline karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufun iptali davalarında; alacaklı davacının alacağının gerçek olması, kesinleşmiş bir icra takibi bulunması, alacaklının İİK.'nın 105. veya 143. maddesi uyarınca kat’i veya geçici aciz belgesi sunması, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının dava ön şartlarından olduğu-
Mahkemece aciz belgesinin ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmediği, davacı tarafından davalı borçlu ... hakkında ... 19. İcra Müdürlüğü’nün ........... sayılı takip dosyası ile yapılan icra takibi sırasında borçlu davalının bilinen bütün adreslerine 27/12/2011 tarihinde hacze gidilmiş, ilk olarak “... Cad. No:... ” adresinde yapılan haciz sırasında borçlunun burada oturmadığını yerine 7 yıldır oturmakta olan başka bir kiracının bulunduğunu, “...’ daki” adresinde yapılan haciz sırasında yine borçlunun olmadığını, evin boş olduğunu, “... Mahallesi’ndeki” adresinin ise borçlunun mernis adresi olduğu ve yapılan haciz sırasında bina görevlisinin borçlunun buradaki yerinden Ağustos 2011 yılında taşındığını ve son olarak “İlkbahar Mahallesi 593 sokakta” yapılan haciz sırasında ise bina görevlisinin evin boş olduğunu beyan etmesi ayrıca davalı borçlunun farklı icra dosyalarından yapılan detaylı araştırma ile borçlu adına kayıtlı başka gayrimenkullerinin de bulunduğu, bunlarla ilgili yapılan kıymet takdirleri sonucu da borçlunun aciz halinin varlığının sabit olduğunun anlaşılması, hatta bazı gayrimenkullerin de başka şahıslara ihale edilmesi sonucu borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından mahkemece davalı borçlunun aciz halinin kabul ederek işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
Davacı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.'nun aciz belgesi sunmadan tasarrufun iptali davası açabileceği–
İptali istenen tasarrufun senet ve kullanılan kredi sözleşmelerine dayalı borçtan sonra yapılmış olduğu görüldüğünden, borçlunun çocukları olan davalı 3. kişiler (İİK. mad. 278/3-1) ve borçlunun çalışanı davalı 4. kişi (İİK. mad. 280) yönünden tasarrufun iptali gerektiği- İcra takibine itiraz üzerine davacı alacaklının itirazın iptali davası açtığı anlaşıldığından, bu davanın davacı lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş olması halinde, anılan takip dosyası yönünden de tasarrufların iptaline, aksi takdirde kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, davalı borçlu lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise anılan takip dosyası yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Islah yolu ile davanın mahiyetini tamamen değiştirilebileceğinden davacılar vekilinin ıslah talebinin kabulü gerektiği-
Davalı borçlunun tasarrufun iptali davası sırasında vefat etmesi halinde, mahkemece davacı vekilinden adı geçen davalının veraset ilamı istenerek mirasçılara tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için bozma ilamında işaret edilen hususlarla ilgili ve bozmaya eylemli uyulması anlamına gelebilecek nitelikte başkaca hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan dosyadaki mevcut belgelere göre ilk kararın aynen oluşturulmasının gerekeceği-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında Hazine için aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmasa da, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerektiği- Davalı borçlu adına kayıtlı 3 adet taşınmaza davacı idare tarafından vergi borçları nedeniyle haciz konulmuşsa da; bu taşınmazlar üzerinde ipotekler ve başka borçlardan dolayı konulan hacizler bulunduğu görülmekle birlikte davacının alacağını karşılamayacağı ve davalı borçlunun aciz hali sabit olduğuna göre mahkemenin "borçlunun aciz halinin ispatlanamadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu- Davalı borçlu ile 3. kişi konumundaki diğer davalı olduğundan, 6183 s. K. mad. 28/1 uyarınca, yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağı ve iptale tabi olduğu, bu durumda davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının önem arz etmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.