İhtiyati haciz isteminin dayanağı alacak, boşanma davasından ve boşanmaya ilişkin kararda takdir edilen boşanmanın eki niteliğindeki nafaka, tazminat ve vekalet üceretinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümünde aile mahkemesinin görevli olduğu-
Mahkemece, yetki itirazı yönünden; ihtiyati haciz kararına dayanak kambiyo senedinde keşidecinin adresinin ve keşide yerinin mahkemenin yetki çevresinde bulunduğundan, yetkiye ilişkin itirazın kabul edilemeyeceği, talebe konu senetlerin lehdar tarafından ciro edildiği, alacaklının senetlerin meşru hamili olduğu, senet üzerinde iki farklı ödeme tarihi olduğu görülmüş ise de ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için senedin kambiyo senedi vasfında olmasının gerekmediği, taraflar arasında borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik itiraz sebeplerinin ise İİK'nın 265. maddesinde sınırlı şekilde sayılan sebepler arasında bulunmadığı, ancak senet üzerindeki bedelin yazılı kısmı ile rakam kısmının para cinsi yönünden farklı olduğu, bu durumda yazılı kısımdaki TL cinsinden bedel üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Mahkemenin, dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine; davacının mevcut alacağının takip çıktısına göre 354.262,10TL olmasına, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin bilirkişi raporu ile 480.000,00 TL olarak belirlendiğinin anlaşılmasına, dava konusu taşınmazın davadan sonra el değiştirdiğine göre, rayiç değerinin en az 480.000,00 TL olmasına, ihtiyati haczin İİK m. 281/2 ve m. 283/2 ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, tazminata taalluk eden dava konusu tasarruf nedeniyle taşınmazı elden çıkaran aleyhine alacak değeri ile sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmiş bulunmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmemesine, dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamasına, ihtiyati haciz kararlarında teminatın lüzum ve miktarı bakımından hakime takdir yetkisi verilmiş olmasına ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına göre; mahkemece ihtiyati hacze karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b/1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
İhtiyati hacze itiraz eden borçlu dilekçesinde tarafların anlaştıklarını, ihtiyati hacze itirazdan vazgeçtiklerini bildirmiş olduğundan itirazdan vazgeçme konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşmiş borcunun bulunduğu ve dava konusu taşınmazı oğlu olduğu anlaşılan diğer davalıya devrettiği, dolayısı ile yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmiş olduğu halde, mahkemece bu durum değerlendirilmeden, hatalı bir takım gerekçelerle talebin reddine karar verilmesi HMK m.353/1-a/6'daki hali oluşturduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının yerinde olduğu; bu durumda, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK m. 353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına-
Kanun yolu açık olan bir kararın mahkeme tarafından kesin olarak verilmiş olmasının kanun yoluna başvurmayı engellemeyeceği–
Takibe itirazın, bu ihtiyati haciz kararının kesin hacze dönüşmesine engel teşkil edeceği-
Bono üzerinde adı geçen kişinin asıl borçlu olarak ismi yazılı bulunduğundan bonodan kaynaklanan borç nedeniyle sorumluluğunun söz konusu olduğu, bono metninde yer alan Limited Şirket ise asıl borçluya aval veren durumunda olup bono üzerindeki her iki imza asıl borçlu ile aval veren yönünden atılmış bulunduğundan, asıl borçlu durumunda bulunan ihtiyati hacze itiraz eden gerçek kişinin itirazının reddedilmesi gerekirken mahkemece imzaların kaşe üzerinde bulunması hususu yanlış değerlendirilerek ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunların kararın dayandığı sebepler, teminat ve mahkeme yetkisi olarak belirtildiği, İİK'nın 265. maddesinde sayılan nedenlere dayanmayan ve özellikle iflas ertelenmesi dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının ihtiyati haciz istenmesine engel olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.