İİK'in 281/2. maddesinde tasarrufun iptali davalarına özgü özel bir ihtiyati haciz düzenlemesi yer almakta olup, buna göre ihtiyati haciz isteyebilme imkanı getirilmiş olduğu- Tasarrufun iptali davalarının amacı alacaklıların para alacaklarına kavuşmalarını sağlamakta olduğu; davanın konusunun tasarruflara konu taşınır ya da taşınmazlar olmadığı; bunlar üzerinde mülkiyet değişikliği gibi bir amaç güdülmediği, bu taşınır ya da taşınmazların cebri icrayla satılması ve alacaklıların alacaklarına kavuşmasının hedeflendiği, yani bu davaların konusunun da para alacakları olduğu; bundan dolayıdır ki İİK'nın 281. maddesinde tasarrufun iptali davalarında daha özel bir geçici hukuki koruma tedbiri öngörülmüş olduğu, buna göre mahkemece alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği, ihtiyati haciz talebinin kabulü için tüm dava şartlarının gerçekleşmesine gerek bulunmadığı zira bunu beklemenin dava ile elde edilecek sonuçların gerçekleşmesine engel teşkil ettiği, İİK'nın 257 ve izleyen maddelerindeki genel ihtiyati haciz kurallarından farklı olarak burada teminat alınmasının da zorunlu olmadığı, teminat alınıp alınmayacağını da mahkemenin takdir edeceği, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3. kişinin malvarlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceği; teminatın lüzum ve miktarının mahkemece tayin ve takdir olunacağı-
Yabancı mahkeme kararının temyizine ilişkin karara dayanarak, alacaklı tarafından ihtiyati haciz istenmiş, verilen ihtiyati haciz kararı, borçluların itirazı üzerine kaldırıldığından, tenfiz kararı kesinleşmeden infaz edilemez ise de, bu karara dayanarak ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel bulunmadığından, ihtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleşip gerçekleşmediği, sonraki bir aşama olup, hükme gerekçe yapılamayacağı-
İhtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, farklı hukuki sonuçlar doğuracağı; bu nedenle ihtiyati haciz kararının, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan ve HUMK'nun 101 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri, ancak daha etkili bir tedbir işlemi olduğundan bir takip muamelesi sayılamayacağı-
Temyize konu mahkeme kararında, yalnızca "şikayetin kabulüne" denilmekle yetinilmiş olup; şikayet nedenleri ve sonuçları hakkında anlaşılabilir nitelikte, tereddütsüz infazı mümkün bir hüküm fıkrasının oluşturulmasının gerekeceği-
"Yetki sözleşmesi" ile Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olmasının, Türk mahkemelerinin geçici hukuki himaye tedbiri olan "ihtiyati haciz kararı" vermesine engel teşkil etmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zinciren dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenek olduğu– İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukuki vakıalardan biri olan ceza mahkemesi tarafından verilen "el koyma kararının" kaldırıldığı, İstanbul Altın Borsasının yazısında, "alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu" belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir halin bulunmadığı, söz konusu şirketlerin, başka bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı, bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği, aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin, "alacağın mevcudiyeti" dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
Borçlu hakkında hapis hakkının kullanılması suretiyle doğrudan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, takibin kesinleşmediği görüldüğünden, "kesinleşme öncesi ihtiyati haciz kararı alınmadan seferden men kararı verilemeyeceği" gerekçesiyle men kararının iptali istemiyle yapılan şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
"İcra takibi, gemi adamının hizmet sözleşmesine dayanılarak ödenmeyen maaş alacağına dayalı olarak başlatılmış ve anılan alacak bir ipotek akit tablosuna bağlanmış olmadığından, 6102 s. TTK.'nun 1320. maddesinde sayılan gemi adamı ücretinden doğan gemi alacaklısı hakkına dayalı bu takibin aynı Yasa'nın 1380. maddesi gereğince taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile yapılabileceği"-
İİK'nın 257, II hükmüne istinaden yapılan incelemede; aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin alacağın mevcudiyeti dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edilmiş olması’nın yeterli olduğu, bu konuda kesin ispat aranmayacağı, ancak ‘hangi delillere dayanılarak, ne sebeple ihtiyati haciz kararı verildiği’nin, kararının gerekçesinde açıklanmış olması gerekeceği–
İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkeme takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanılması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.