Sözleşmede davacının kefaleten mi, yoksa asaleten mi borçlu olduğu anlaşılamamakta olup, şayet davacı, asıl borçlu ise, sözleşmedeki imzanın ona ait olmamış olmasının, kredi davacıya ödenmiş ise önem taşımayacağı; bu durumda kredinin davacıya ödenmiş olduğunun tespit edilmesi halinde davacının kredi borcundan sorumlu olduğu-
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- İhalenin feshi isteminin yasal hasmının alacaklı ve ihale alıcısı olduğu ancak takibin diğer borçlusuna karşı açılan davanın pasif husumet ehliyet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun alacağının tahsili istemine ilişkin olup; davacı tarafça dayanılan menfi tespit dosyasında davalı tanığın gölet inşaatında davalı şirketin görevlisi olarak bulunduğu, malzemeyi davalı şirket için temin ettiği, dolayısıyla da davalı şirkete ait malların davacı şirket tarafından getirilip irsaliye ile kendisine teslim edildiği, tanığın da malzemeyi davalı şirket adına teslim aldığını belirtmiş olduğu, taşınan malzemenin davalıya teslim edildiği ve taşıma işinin davalı adına yapıldığı hususlarında güçlü delil oluştuğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın konusu, ödenmiş olan çekin bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemi olup, edim konusunun para borcu ve davanın sözleşmeye aykırılığa dayalı menfi tespit ve istirdat davası olduğundan, dava ticari dava olup, davacının arabuluculuk müessesine başvurmasının zorunlu olduğu-
"12 örnek iflâs ödeme emri" üzerine itiraz etmemiş olan borçlunun, iflâs davasının yargılaması sırasında verilen depo emri üzerine, olumsuz tesbit davası açarak, mahkeme veznesine depo ettiği meblağ üzerine ihtiyati tedbir koydurarak alacağın davacıya ödenmesini engelleyemeyeceği- İflâs ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun "menfi tesbit davası" açamayacağı (borcu ödedikten sonra "istirdat davası" açılabileceği)–
Davaya konu çek kambiyo vasfında olduğundan ve kooperatif yetkilileri tarafından usulüne uygun imzalanıp imzalar da inkar edilmediğinden davacı kooperatifin menfi tespit isteminin kanıtlanamadığı, mahkemece, davalı hakkında temlik nedeniyle pasif dava ehliyeti kalmadığından esasa yönelik kabul kararı verilmesinin ve temlik alan yönünden de esastan kabul kararı verilmesinin ayrıca birleşen davaların bağımsızlıklarını korumaları sebebiyle her dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmemesinin doğru olmadığı-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK. 209'da özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde, bu konuda özel hüküm olan HMK. 209'un uygulanması gerektiği- Menfi tespit davasında, Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu dikkate alınarak, icra takibinin "teminatsız" olarak durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacının, eşi lehine açılmış ve açılacak her türlü kredinin teminatı olmak üzere banka lehine istediği bedel ve şartlarla ipotek tesis edilmesine muvafakat gösterdiği, eş muvafakatnamesinin de bankaca alınması ve davacının imzaladığı, ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu dolayısıyla doğmuş ve doğacak tüm alacakları kapsadığı, tahsil edilen alacak miktarının genel kredi sözleşmesi ve ipotek belgesinde belirlenen limitler dahilinde kalması nedeniyle bankanın yapmış olduğu işlemlerin (hayat sigortası yapmayıp, bireysel emeklilik yapma; bankanın eşinin vefatından sonra tüm borçlarından dolayı davacıyı sorumlu tutması) mevzuata, kredi kullandırmaya ve tavsiye koşullarına uygun bulunduğu-
Menfi tespit davasında yargılama sırasındaki davalı şirketin tüzel kişiliği sona ermiş olduğundan davacı vekiline davalı şirket hakkında şirketin ihyası yönünde dava açma konusunda mehil ve yetki verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine konu çekin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin, menfi tespit davası açıldıktan sonra, taraflar arasında düzenlenen borç ödeme protokolü ile davacı takip konusu borcu taksitler hâlinde ödemeyi kabul etmiş olup, aynı gün icra dairesine başvurarak ve protokolü ibraz ederek protokole göre ilk taksidi ödemiş olduğundan, borç ödeme protokolünün icra baskısı altında düzenlenmiş olduğunun kabulüne olanak bulunmaması nedeniyle söz konusu protokol esas alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.