Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
4. HD. 15.02.2022 T. E: 2021/8801, K: 2448-
Avukatlık ücretine ilişkin davanın kısmı dava olarak açılabileceği-
Çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davanın kısmi dava olmadığı, sadece harca esas değerin düşük gösterildiği ve tamamlama harcının yatırılmış olması nedeniyle davanın kabul edilmesi gerekeceği-
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse, ilerleyen aşamalarda HMK. mad. 141/2 uyarınca zamanaşımı def'inin, davacının açık muvafakati ile yapılabileceği- HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, HMK.'nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği, yani, 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine, davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'inin dikkate alınmayacağı- Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin de mümkün olduğu- Davacı vekilinin kısmi dava açtığı ve ıslah dilekçesi ile davaya konu talep miktarlarını artırmasından sonra davalı vekilince ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüş olduğundan, mahkemece bu def'i değerlendirilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
İcra İflas Kanunu'nun 257/1.maddesi gereğince harçlandırılan dava değeri olan miktarla sınırlı olmak üzere ve  davacı tarafından alacağın  %10'u oranında teminat yatırılması halinde geçici hukuki koruma niteliğinde ihtiyaten haczine, teminat alınması, kararın infazı, yetkili icra dairesinin belirlenmesi ve ihtiyati hacizle ilgili diğer işlemlerin yargılamanın  devam ettiği ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,diğer talebe konu  araçlar ise davalılar adına kayıtlı olmadığından araçlar yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından borçlu hakkında takip işlemi yapılmış olmasına, davacının davalı borçlunun adına kayıtlı dava konusu taşınmazlardaki hissesi ile miras paylarını çocukları olan diğer davalılara devretmesine, davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin İİK 265. maddesinde belirtilen sebeplerden olmamasına ,tasarrufun iptali davasının ön koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun mahkemece yapılacak yargılamada sırasında değerlendirilmesi gereken hususlardan olup davanın esasını ilgilendirmesine, davalılar arsındaki akrabalık nazara alındığında İİK 281/2 ve devamı maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının somut olayda bulunduğuna göre, dosya kapsamına, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasal gerektirici nedenlere göre mahkemesince ihtiyati haciz kabul kararına yönelik olarak yapılan itirazın reddine ilişkin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu- Öte yandan davalılar vekili teminatın düşük olduğunu, icra takibinin 275.239,88 TL miktar ile açıldığını, bu miktar üzerinden teminat alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyada davacı alacak miktarını 10.000,00 TL olarak belirtilmiş ve mahkemesince bu miktar üzerinden %15 tutarında teminat alınmıştır. Söz konusu teminat davanın kısmi dava olarak açılıp, bu aşamadaki değerine göre yerinde olmakla birlikte ileride dava değerinin arttırılması ile birlikte teminat miktarının da arttırılması mümkün olduğundan bu aşamada teminata ilişkin yapılan istinaf talebinin de reddi gerektiği-
22. HD. 04.03.2019 T. E: 2017/20550, K: 4871-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.