9. HD. 03.07.2018 T. E: 2015/20841, K: 14497-
İflasın ertelenmesinin iki temel koşulunun davacının borca batık olması, sunacağı ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde borca batıklıktan çıkabileceğine dair öngörü olduğu- Davacı yan davanın açıldığı tarih itibariyle kâr beklediği yıl için, alınan kayyım raporunda zararın olduğu; sonraki yılda ise kâr raporlandığı, ancak bu dönemde ticari borçların % 11 oranında azalırken, diğer borçların % 85 oranında arttığı bildirilmiş olduğundan, mahkemece borçların azalmasının faaliyet sonucu elde edilen kâra dayalı ödemelere mi yoksa feragat, yapılandırma vs. gibi ödeme dışı nedenlere mi dayalı olduğunun araştırılması; kârlılığın mevcut ve beklenen seyri ile borca batıklığın sona erip eremeyeceği konusunda rapor alınması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra memurunun, mahkemenin verdiği karar gereği «tedbir memuru» sıfatı ile yaptığı işlemlere yönelik şikayetlerin, icra mahkemesince (tetkik merciince) değil, tedbir kararını veren mahkemece inceleneceği-
Yüklenici ile karşı dava davalısı arsa sahibi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, asıl davada arsa sahibinin haksız olarak sözleşmesinin feshini talep ettiğini, sözleşme gereğince öngörülen edimlerin tarafından yerine getirildiğinden kusurlu olmadığını, sözleşmenin feshedilmesi durumunda kusurun arsa sahibine ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmeye konu arsanın satılması durumunda yaptığı masrafları tahsil etme imkanının ortadan kalkacağını ileri süren davacının istemi olan sözleşme konusu arsa üzerine ihtiyati tedbir konulmasının, iddiaların yargılama sonucunda sabit kabul edilebilecek hususlar olmasından reddi gerektiği-
Davalı borçlu ile diğer davalı üçüncü kişinin enişte-kayınbirader olmaları, davalı borçlu, davalı üçüncü kişi ve davalı dördüncü kişinin aynı iş kolunda (kasap olarak) çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde, davalı-üçüncü ve dördüncü kişilerin davalı-borçlunun mali durumunu ve ızrar kastını bilen/bilmesi gereken durumda olduğu anlaşılmakla, yapılmış olan dava konusu tasarrufun iptaline karar verilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı-
Dava değeri 2023 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığı-
İcra memurunun mahkemece verilen tedbir kararını infaz etmek için atanmış olması halinde, icra memurunun işlemlerine karşı şikayetin icra mahkemesince değil onu atayan ticaret mahkemesince inceleneceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.