Davalının birleştirilen dava yönünden hak arama özgürlüğü kapsamında savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve varsa tanıklar dinlenmeksizin ya da dinlenmesine gerek görülmemesi halinde gerekçesi de belirtilmeksizin karar verilmesi yanında hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden eksik inceleme ile hüküm verildiği-
İhtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin olan talep de, İİK'nın 265/son maddesi gereğince, mahkemece itiraz üzerine iki taraf davet edilip gelenler dinlendikten sonra itiraz haklı görülürse hakimin kararını değiştirip veya kaldırılabileceği, Anayasa'nın 36, 1086 sayılı HUMK'nın 73 ve 6100 sayılı HMK'nın 27. maddelerinde taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden yani hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde karar verilemeyeceği-
Dava dilekçesinde, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, öncelikle hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemesi gerektiği, ancak bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verileceği, bu eksiklik tamamlanmaz ve somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verileceğinden, dava dilekçesinde, davacının ödenmesi gereken aylık ücretinden her ay cüzi bir miktarının ödendiği, ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması şekli ile soyut ve genel anlatımlar içerdiğinden, öncelikle davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri ve işverence ibraz edilecek bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Nafaka ve nafakanın artırılması davalarının kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olduğu ve davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporun davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin rapora itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
8. HD. 27.03.2019 T. E: 2018/15095, K: 3302-
Yargıtay denetiminin ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabileceği, ayrıca yetersiz gerekçeyle hüküm kurulmasının, hukuk devleti ilkesini, hukuki dinlenilme hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlâl edeceği,mahkemece, iptali talep edilen 06.09.2013 tarihli genel kurul toplantısına hangi üyelerin bizzat ya da vekaleten katıldığı ve ne şekilde oy kullandığına, neticede oluşan toplantı ve karar sayılarına açıkça yer verilerek ilkelere uygun gerekçe oluşturulması gerekirken “ 06.09.2013  yapılan genel kurulda toplantı ve karar nisabının bulunmadığı bu nedenle iptali istenebilecek bir kararında bulunmadığı” şeklinde yetersiz gerekçeyle, hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda posta memurunun tebligat zarfında gösterilen mernis adresindeki kapıyı çalmadan tebligat evrakını muhtara bırakarak ihbarnameyi kapıya yapıştıracağı yönünde Kanun ve Yönetmelikte bir düzenleme bulunmadığı- Tebliğ memurunun gösterilen adrese gitmesi, muhatap o adreste oturmakta ise tebligatı muhataba veya muhatap adına tebligatı kabul etmeye yetkili kişiye yapması gerektiği- Belirtilen maddenin başlığı “…tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina…” şeklinde olup, posta memurunun gösterilen adresteki kapıya gitmeden tebliğ imkânsızlığını saptayamayacağı- Yine Yönetmeliğin 31. maddesinin başlığı “…adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem...” şeklinde olup, posta memurunun adres kayıt sistemindeki adrese gideceği ve muhatabın gösterilen adreste hiç oturmamış veya sürekli olarak ayrılmış olması hâlinde aynı maddenin 2. fıkrasına göre işlem yapması gerektiği konusunda kuşku bulunmadığı- Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresi ile ticaret sicilinde kayıtlı bilinen en son adreslerine çıkarılan ödeme emri tebligatları iade edilmiş olduğundan, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapabilmek için yasal şartların oluştuğu- Diğer yandan şikâyete konu, üzerinde tebligatı çıkaran merci tarafından "Adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup 7201 sayılı Tebligat Kanununun 6009 sayılı kanunla değişik 21/2. maddesine göre tebliğ edilecektir" şerhini taşıyan tebligat mazbatasında muhatabın adresten taşınmış olduğu belirtilmiş olduğundan posta memurunun belirtilen adrese gittiği ve tebliğ imkânsızlığını saptadığı-
Gerekçesiz karar yazılmasının, adil yargılanma hakkının ihlali olduğu-
Taraflar arasında açılan menfi tespit davasında, davalı tarafa usulüne uygun bir tebligat yapılmadığı öncelikle taraf teşkili sağlanması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.