Mahkemece, dava dosyası ile birleşen .............. Esas sayılı dava dosyası ile ilgili kısa kararda herhangi bir hükmün kurulmadığı, gerekçeli kararda birleşen dava hakkında hüküm sehven kurulmadığından birleşen davanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu ve HMK m. 297. ve 298/2 maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün re'sen bozulması gerekeceği-
İsticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderileceği ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği; davetiyede, ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterileceği; ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı-
Bir alacaklı tarafından "kayıt kabul davası" açılmış olması halinde, borçlu-müflisin ya ‘kayıt kabul davasının sonucunun bekleyip, o davada kesinleşecek alacak miktarını karşılamak suretiyle’ ya da ‘kayıt kabul davasının sonucunu beklemeden, o davadaki alacak miktarını karşılayacak teminat göstermek suretiyle’ iflâsın kaldırılmasını isteyebileceği–
Taraflar arasındaki yazılı kira sözleşmesinin bir unsuru (şartı) çekişmeli ise; bu unsurun varlığının da aynı değerde yazılı bir delille, ya da kesin delil niteliğindeki yemin delili ile kanıtlanması gerektiği- Başlı başına delil kabul edilemeyeceği tartışmasız olan isticvap davetiyesi göndermek suretiyle, davalının da duruşmalara katılmaması karşısında, davacının aylık kira bedelini ispatladığının kabulü mümkün olmadığı gibi bu kabul şekli yasal da olmadığı, kaldı ki açıklandığı gibi, kira sözleşmesinde nizalı döneme ait belli bir kira tutarı veya artırım oranı da yazılı bulunmadığından isticvapa uyulmamakla belli bir miktarın kabul edildiğinden bahsetmenin de mümkün olmadığı-
Alacaklının, takip talebinde dayanmadığı sözleşme içinde yer alan yetki sözleşmesine dayalı olarak itirazın kaldırılması isteminde bulunması mümkün olmadığı gibi, borçlunun sözleşmeyi kabul etmesi de söz konusu olmayıp; ispat yükü alacaklıda olup, yetki itirazını İİK'nun 68. maddesinde yazılı belgelerle ispatlayamaması nedeniyle, yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi gerekeceği-
Mahkeme gerekçesinde davalının davacıya yargılama sırasında ödediği belirtilen miktarın takip ve itiraz tarihlerinden sonra, dava tarihinden önce tarihinde ödendiği, bu durumda davacının dava tarihinden önce ödenen miktar yönünden itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Çeke ciro yoluyla hamil olan asli müdahil H. A. yönünden davacının borçsuzluğuna karar verilebilmesi için öncelikle bu şahsa karşı açılmış bir dava bulunmasının ve şahsın çeki kötüniyetli olarak iktisap ettiğinin iddia ve ispat edilmesinin gerekeceği-
Tarafların karardan 5 ay sonra müşterek çocuklarının doğduğu bu durumda çocuğun boşanma davası devam ederken ana rahmine düştüğünün kabul edilmesi ve bu hususta karar verilmek üzere kararın bozulması gerekeceği-
Dava dilekçesinde kıdem tazminatını temerrüt tarihinden itibaren faizi ile talep ettiği, asıl davada ıslah dilekçesi ile kıdem tazminatına temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep ettiği ve birleşen dosyada dava dilekçesi ile yine kıdem tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ettiği görüldüğünden kıdem tazminatına asıl dava ve birleşen davada kıdem tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile hüküm altına alınması gerektiği-
6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesindeki "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.