Her ne kadar mahkemece, davacıya imza incelemesine esas belge asıllarını ibraz etmesi ya da bulundukları yerin bildirilmesi hususunda kesin süre verilmiş ise de kambiyo senedindeki imzanın keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmekte olduğu- Bu durumda davacıya verilen kesin sürenin icapsız davet niteliğinde olmakla yerinde olmadığı- Mahkemece, bonoda yer alan imzanın inkarı halinde 6100 sayılı HMK'nin 211. maddesinde belirtilen yöntem incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Davacı tarafından tanık olarak ifadesine başvurulmak istenen bir kısım kişilerin davalı tüzel kişinin kanuni temsilcisi olduğunun anlaşıldığı, Özel Dairece, anılan kişilerin tanık olarak değil, taraf (kanuni temsilcisi) olarak isticvap edilmeleri istendiğinden Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Davalının icra dosyasında ödeme emrine itirazında, icra takibine konu edilen Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını bildirdiği, açılan itirazın iptali davasında ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacının Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet imzasının davalıya ait olduğunu kanıtlamak zorunda olduğu-
Kusursuz sorumluluğa sahip olan davalı Bankanın, dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların keşideci eli ürünü olmadığının belirlenmesi hâlinde çek hamiline herhangi bir ödeme yapmakla yükümlü olmayacağı- Muhatap bankanın, ileri sürdüğü sahtelik iddiasının ispatı hâlinde, (5941 s. K. m. 3/3) yasal sorumluluk miktarı da dâhil olmak üzere hamile ödeme yükümlülüğü ortadan kalkacağı- Dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğine ilişkin uyuşmazlıkta ispat külfetinin, davalı Bankada olduğu nazara alınarak, HMK. m. 211/1-b çerçevesinde bilirkişi raporunda işaret edilen keşidecinin çek tanzim tarihine yakın tarihli, değişik amaçlarla atmış olduğu samimi mukayese imzalarını içeren belge asılları ve davalı tarafından fotokopi olarak sunulan evrakın keşidecinin ıslak imzalarını havi asıllarının teminiyle yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- "Süresinde ibraz edilen çeklerin ödenmediği takdirde muhatap davalı Bankanın haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olacağından zarar ve kusurun ispatının davacı üzerinde olduğu, bu nedenle çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğini ispat külfetinin davacı üzerinde bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibe konu olan faturada döviz kuru açıkça belirtilmiş olup, geç ödeme halinde davacının kur farkını isteyebileceği-
Dava konusu senedin boş olarak verildiği ve daha sonra doldurulduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, avalist ve keşideci sıfatını taşıyan davacıların geçerli imzasını taşıyan senedin daha sonradan doldurulmasının mümkün olduğu, senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delille kanıtlanması gerekeceği, mahkemece bu ilke gözardı edilerek ispat yükünün tayininde hata yapılıp davalıya icapsız yere yemin teklifi hatırlatılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına dayanarak davalı şirkete gönderilen dava dilekçesinin tebliğ mazbatasında adresin eksik yazılması halinde, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamış olacağından, dosyanın esası hakkında karar verilmesinin de hatalı olacağı- Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkimin kendiliğinden denetlemesi gerektiği-
Mahkemece, itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, alacaklının senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu taktirde takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere hükmedilen tazminatın alacaklıdan alınarak borçluya verilmesinin, alacağın %10’u oranındaki para cezasının ise alacaklıdan tahsil edilmesinin ve hazineye gelir olarak kaydedilmesinin gerekeceği-
Davalılardan ...nın faaliyet alanı içerisinde konut inşaatı yer almakta olup, davalılar arasındaki sözleşmenin konusunun da konut projesine ilişkin olduğu, tarafların dilekçesindeki açıklamaları, işin niteliği ve faaliyet alanları nazara alındığında davalılar arasında asıl alt işveren ilişkisinin bulunduğunun kabulü gerekeceği, kaldı ki; davalı şirketler arasındaki inşaat sözleşmesi .............. tarihinde feshedilip sözleşme konusu inşaat işyeri ...ne devredilmesine rağmen davacının bu şirkette şantiye şefliğinin devam ettiğinin de kayıtlar ile sabit olduğu, bu durumda, her iki davalı şirketin de talep konusu alacaklardan birlikte sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Ücretleri ödenmeyen ve bu nedenle iş görme edimini yerine getirmeyen davacı işçinin iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı nedene dayanmadığı, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü yerine reddinin hatalı olduğu- Davanın açılış şekli itibariyle kısmi eda, külli tespit talepli belirsiz alacak davası olduğu, mahkemenin davaya karşı zamanaşımını gözetmesinin yerinde olduğu, ancak, davacının yaptığının ıslah olmayıp, talep artırımı ile alacağın belirli hale getirilmesi olduğu, belirsiz alacak davasının bütün türlerinde dava açılmakla zamanaşımının kesileceği, talep artırımına karşı yapılan zamanaşımı def’inin hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle talep artırımına karşı yapılan zamanaşımı def’inin dikkate alınmaması gerekirken hukukî değer taşımayan zamanaşımına def’ine göre karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.