Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iflâsın ertelenmesi talebine ilişkin eldeki davada, Özel Dairece verilen birinci bozma kararı sonrası alınan asıl ve ek bilirkişi raporlarının hükme esas alınıp alınamayacağı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı-
Mahkemece, dava konusu ipoteğin, davacının alacağının doğum tarihinden sonra tesis edildiği, borçlu ve üçüncü kişi arasında cari hesap ilişkisinin bulunmasının sonuca etkili olmadığı, davalı şirketin borçlunun içinde bulunduğu ekonomik durumu bildiği ve ipoteğin alacaklılara zarar verme amacı ile yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
İbranameler altındaki davacıya atfen atılı imzaların, geçekten davacının eli ürünü olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenip ayrıca, davalı Y yönünden vekâlet görevinin kötüye kullanılması, davalı şirket yönünden iyi niyet araştırmasının tamamlanmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Borçlunun, işlemiş faizin fahiş olduğunu ileri sürdüğü, ancak bu konuda bir rakam belirtmediği, o halde faize yönelik şikayetin ise kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilerek sonuçta da borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin ve borçlu tarafından yapılan yargılama giderlerinin tamamının alacaklıdan tahsili gerekirken paylaştırılarak, bir kısmının borçlu üzerinde bırakılmasının isabetsiz olduğu-
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir...
«İstihkak davasının kabulüne» ilişkin ilâmın kesinleşmeden uygulanamayacağı–
Vekalet ücretinin, iş sahibinin (müvekkilinin) borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği–
4. HD. 10.05.2023 T. E: 2022/189, K: 6231
Davacı hakkında Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre, olayın öğrenilmesi üzerine yapılan tahkikat sonrası 6 iş günlük süre içinde yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı belirlenip kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin değerlendirilmesi gerektiği-
Yerel Mahkemenin gerek Özel Dairece bozulan 28.1.2003 günlü ilk kararındaki ve gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun bozmasına konu olan 17.3.2004 günlü önceki direnme kararındaki hüküm fıkralarının, temyize konu 14.6.2005 günlü kararın hüküm fıkrasıyla tamamen farklı içerikte bulunmaları karşısında, temyiz incelemesine konu Yerel Mahkeme kararı gerçekte bir direnme kararı niteliğinde olmayıp, Hukuk Genel Kurulu'nun usule ilişkin bozma ilamına uygun şekilde oluşturulmuş, yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye ait olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.