Taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşmesi uyarınca verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine icra takibi başlatılmış ve takip davacı aleyhinde kesinleşmiş ve takibin devamında takip borçlusu davacı borcu kabul ederek, takip borcunu ödemeyi protokol ile kabul etmiş ve protokolde kendisine düşen bazı edimleri de yerine getirmeyi taahhüt etmiş ve fakat, anılan protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediği taraflar arasında ihtilafsız olup, protokolün “c” bendinin (2.) paragrafına göre; “edimler yerine getirilmez ise” protokolün geçersiz olacağı ve icra takibinin devam edeceği öngörülmüş olup, protokol ile borcun kabul edildiği ve bu durumda artık haciz baskısından bahsedilemeyeceği gibi ayrıca edimlerin de yerine getirilmediği gözetilerek açılmış bulunan menfi tespit davasının reddi gerekeceği-
İmzanın davacıya ait olduğu gözetildiğinde, bu belgenin davalının savunmasını teyit ettiği ve davacıyı bağlayacağı, bu şekilde bir ilave yapılmış olmasının belgenin inançlı işlemin belgesi olma niteliğini kaybettiği şeklinde nitelendirilemeyeceği gibi ayrıca belgenin muhteviyatını ve orada benimsenen olguları hükümden düşürmeyeceğinden, taraflar arasında inançlı işlemin varlığının sabit olacağı-
İntifa hakkının, anlaşma ile ortadan kaldırılmadıkça, taşınır malların da intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekeceği-
İhtiyati haciz kararının verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşul bulunmadığı, davacının Hindistan uyruklu bir şirket olup, Türkiye ile Hindistan arasında "teminattan muafiyeti" öngören iki taraflı adli yardım sözleşmesinin akdedilmiş olduğu-
“Malen” kaydı bulunan senetlerin teminat olarak verildiğini ileri sürmek suretiyle talil eden davacıların bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerekeceği-
Borçlu limiti aşar bir biçimde yapılan takibe karşı çıkmış olduğundan, bu şekilde ipotekli takip yapılmasının, kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemli somut olayda, sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmeler olması dikkate alındığında, hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereği olduğu, ancak somut olayda sigortacının da (mahkemenin kabulünde olduğu üzere sigortalının dış görünüşünden larenks kanseri olduğunun anlaşılmasına göre) söz konusu poliçeyi bilerek imzalattığı hususu değerlendirilmeksizin, davalı sigortacının da söz konusu poliçenin imzalanması sırasında kusurunun bulunmasna göre ve davacıların murisinin de hastalığını bilmesine rağmen bile bile bilgilendirme formuna kanser hastalığına ilişkin yanlış bilgi vermesine göre tarafların karşılıklı kusurunun olduğu kabul edilerek talep edilen teminatta indirim yapılması gerektiği-
Bayilik sözleşmesinden doğan borca teminat verilmesi halinde genel mahkemelerde dava açılıp alacağın miktarı belirlenmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağından faiz alacağı yönünden itirazının kaldırılmasını isteyen alacaklının isteminin reddi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Yetki itirazının da görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, itirazın iptali davasına bakan mahkemece görevsizlik kararı verildiği halde, yetki hususu da incelenerek yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.