Takip konusu senet fotokopisinin arka yüzünde bulunan, senedin “sözleşme gereği düzenlendiği", "kimseye ciro etmemesi şartıyla teminat amaçlı bir senet olduğu şeklindeki ibareler karşısında, senedin "kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi" unsurunu taşımadığı, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği- Bono vasfında olmayan senede dayalı kambiyo senetlerine özgü takip yapılamayacağı ve senet keşidecisi olan borçlu, itiraz dilekçesinde imza itirazı ile birlikte takibin İİK. mad. 170/a gereğince iptalini de istediğine göre, mahkemece re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği, ancak bu maddede tazminat öngörülmediğinden alacaklının %20 tazminat ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Eser sözleşmesi- Yüklenici alacağının ve irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin tahsili ile birleşen davada ise davacı idarenin müspet ve menfi zararlarının tahsili istemi-
Nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklı alacağın rücuan tahsili istemi-
Şartnameden kaynaklanan fiyat farkı alacağı
Takip konusu senedin “taşınmazın tapuda satışı verildiğinde tahsil edilmek üzere” düzenlediğinin anlaşılması halinde, bu senedin “teminat senedi” olduğu sonucuna varılarak, yapılmış olan takibin iptali gerekeceği-
Çek yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasında; davanın davalı banka yönünden kabulüne, ... TL bedelli çekten ötürü davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine-
Takip konusu kredi konut finansmanı kapsamında olduğundan tahsil harcının ¼ oranında alınmasının gerekli olduğu-
Maddi yanılgıya dayalı olarak yapılan bozmaya uyulmuş olmasının, taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı- Davanın açıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesi ile, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202. maddesi hükmü gereğince yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu- Davacı, "taşınmazın temlikinin inançlı işleme dayalı olduğunu, taşınmazın devrinden sonra alınan banka kredisini ödediğini" iddia ederek dosyaya bir takım banka dekont ve muhasebe fişleri ibraz etmiş, esasen evrak arasına alınan banka kayıtlarından da gerçekten de davalı tarafından alınan kredinin bir kısım taksitlerinin davacı tarafından ödendiği görülmekle, öncelikle birleşen davada, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edildiği halde, dava açılırken yalnızca talep edilen ecrimisil miktarı üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından yargılama aşamasında harç ikmali yapılmadığı gözetilerek birleşen dava davacısına elatma bakımından harcı tamamlanması için imkan tanınması, ondan sonra; davacı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtların yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması, öte yandan davacının yalan yere yemin ettiği iddiası ile ilgili, davacı tarafın Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin evrakın da getirtilmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, yemin delilinin en son başvurulması gereken delil niteliğinde olduğu da gözetilerek, çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, çekişmeye konu kredi borcunun tamamının davacı tarafından ödenip ödenmediği hususları üzerinde durularak, bu aşamada TBK.'nun 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek, varılacak sonuç çerçevesinden asıl dava ile birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında keşfen belirlenen taşınmazın değeri üzerinden sadece asıl dava bakımından harç ikmali yapıldığı, birleşen dava bakımından harç ikmali yapılmadığı halde, yanılgılı değerlendirme ile asıl davada harç ikmali yapılmamış, birleşen davada harç ikmali yapılmış gibi değerlendirilerek hatalı vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Genel Kredi Sözleşmesi’ nde müteselsil kefil olan davacının ödediği borçtan dolayı ipotekle temin edilen alacağın ödeme miktarı kadar devir ve temliki istemi-
Takip konusu ipotekli borcun «alacaklının, aralarındaki sözleşme ile üstlendiği yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde, alacaklı tarafından takip konusu yapılamayacağının» kararlaştırılmış olması halinde, icra mahkemesinin -şikayet üzerine- bu hususu İİK. 149a maddesine göre inceleyebileceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.