Sözleşme altındaki garanti şerhi bölümünde yer alan beyanların, “garanti” sözleşmesi amacıyla değil “kefalet” amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Esasen davacı vekili de davalıya gönderdiği temerrüt ihtarnamesinde, “davalının kefil olduğu”ndan bahsetmekle, bu durumu kabullenmiştir. Bu halde mahkemece, uyuşmazlığın kefalet hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
İtirazın iptali davası-
İcranın tehiri için taşınmaz teminat olarak gösterilebilir ise de (İİK 36), taşınmazın (taşınmazların) satışı halinde, satış bedelinin, dosya borcunu ferileri ile birlikte karşılayıp karşılamayacağı belli olmadığından, teminat olarak taşınmazın (taşınmazların) gösterilmesi halinde, bu teminatın hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağı-
Dava konusu icra takiplerine dayanak olarak genel kredi sözleşmelerinin gösterildiği ve dava dilekçesinde hem bu genel kredi sözleşmelerinde yazılı miktarların karşısında para birimi belirtilmediğinden kefaletin geçersizliğinin tespiti hem de dava konusu icra takiplerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebinde bulunulduğu, genel kredi sözleşmelerinde sözleşme limitinin yazılı olduğu 1. sayfada para birimi açıkça yazılı olduğundan kefaletin geçersizliğinden söz edilemeyeceği, davacının anılan sözleşmelere ilişkin talebinin reddi gerekeceği-
4077 s. K. 10. maddesi kapsamında olan tüketici kredisi sözleşmelerinin kefilleri yönünden İİK. mad. 68/b'nin uygulanamayacağı, kefilin bu hususu şikayetinin süreye tabi olmadığı- Duruşma yapma hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de (İİK. mad. 18); anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği-
«İcranın geri bırakılması» (tehiri icra) kararı verme görevinin Yargıtay’a ait olduğu, İcra mahkemesi’nin sadece gösterilecek «teminat türü»nü belirleme yetkisine sahip olduğu–
Borçlunun “borca itirazının kaldırılmasına” karar verilen durumlarda, itirazın esasa ilişkin olması ve alacaklının da talebinin bulunması durumunda, borçlu aleyhine inkar tazminatına karar verilemeyeceği-
Hacredilerek annesinin velayeti altına konulan çocuğun (MK. 419) mallarını idarede annenin veli olarak hareket edeceği (vasi gibi, sulh hukuk mahkemesinin iznine, asliye hukuk mahkemesinin tasvibine ihtiyaç hissetmeyeceği)–
Davacının müteselsil kefil olarak imzası bulunmayan daha sonraki tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinden sorumlu tutulamayacağı-
Genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte, her türlü itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesi zorunlu olduğu- İcra dairesi yerine icra mahkemesine yapılan başvurunun hukuki sonuç doğurmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.