Müteselsil kefil olarak imzalanan sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmayan kefilin bankanın depo talebinden sorumlu olmadığı- Tazmin edilmeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesinin borçlusunun kefil değil; lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusu olduğu-
Mahkemece, ... parsel sayılı taşınmazda satış tarihinde vergi dairesinin haczi bulunmadığı, yine... sayılı taşınmazla ilgili olarak da Ö. Kooperatifinin ipotek alacağının dikkate alınmadığı, bu sebeple sıra cetvelinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İtiraz edenin hem kefil, hem ipotek veren üçüncü kişi, hem de müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden müteselsil kefili takip edebileceği gerekçesi ile ihtiyati haciz kararına vaki itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dosyaya sunulan iyileştirme projesinin, borçların tasfiyesinin nasıl yapılacağı ile ilgili veriler içermediği, hedeflenen karların ve alınacak tasarruf tedbirlerinin nasıl sağlanacağına ilişkin somut bilgi ve belgeler sunulmadığı, projenin uygulanabilirliğine ilişkin proforma gelir ve gider tablolarına yer verilmediği, iyileştirme projesinin şirketin mali tabloları ile karşılaştırılmasının ve denetlemesi imkanının bulunmadığı, davacı şirketlerin iyileştirme projesinin şirketlerin mali durumlarının iyileşmesini sağlayacak somut veriler içermediğinden ciddi ve inandırıcı olmadığı, bu nedenle davacı şirketlerin borca batık olmaları halinde iflaslarına karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 45. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu hükmüne göre ve takip dayanağı kredi sözleşmesi ile takip dayanağı senet içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçiler hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık olmadığı-
Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu- Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçu nedeniyle açılan davada, sanıkların borcun tamamını üstlenmelerine konu taahhütnamenin esasen icra kefalet tutanağı niteliğinde olduğu, sanıkların "Okudum anladım" ibareleri ve imzaları haricinde borcu üstlendiklerine ilişkin kefalet tutanağında kendi el yazıları ile yazılmış herhangi bir kaydın bulunmadığı anlaşıldığından, geçerli bir taahhütnamenin varlığından söz edilemeyeceği-
Sigortacının, sigorta poliçesinden doğmayıp da yasadan aldığı bir yetkiye dayanmak suretiyle ve haksız eylem nedeniyle alacaklı yerine geçerek hareket ettiği davada Ticaret mahkemesine değil, hukuk mahkemesine başvurmasının gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalının, kefalet limiti dahilinde ödenmeyen kredi borcundan sorumlu olduğu- Sözleşmede açık bir hüküm bulunmadıkça çek garanti bedelinden sadece asıl borçlunun sorumlu olacağı ve bu tutarın kefilden talep edilemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmede kefilin garanti bedelinden de sorumlu olacağına dair hüküm bulunmayışı nedeniyle bu tutarın kefil olan davalıdan istenilemeyeceği-
Kiralananı satın alan davacı, TBK. mad. 310 uyarınca önceki malik kiralayanın haklarına halef olmuş ise de, bunun için öncelikle kiralananı satın aldığı ve kira paralarının bundan sonra kendisine ödenmesine yönelik ihtar göndermesi gerektiğinden ve davacı tarafından davalıya iktisaptan sonra kira bedellerinin kendisine ödenmesi hususunda usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtar gönderilmediğinden (tebligat, muhatabına tebliğ edilemeden iade edildiğinden), davalı tarafından önceki malike yapılan ödemelerin geçerli olduğu- Borçlu kiracı takibe dayanak yapılan kira sözleşmesine itiraz etmekle birlikte, imzasını açıkça inkar etmediğinden, İİK. mad. 269/2 gereğince, kira ilişkisi ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerektiği- Takibe dayanak kira sözleşmesinde kira bedeli aylık belirlenip, "kira bedeline ÜFE ve TÜFE ortalaması oranında artış yapılacağı" kararlaştırıldığına göre, davalı borçlunun, kira sözleşmesine göre kiranın ödendiğini veya istenemeyeceğini İİK. mad. 269/c'de belirtilen belgelerle kanıtlaması gerektiği- Ödeme dekontlarına göre takibe konu aylar kira bedelinin eski maliklere 10.000,00 TL olarak ödendiği anlaşıldığından, davalı kiracı tarafından eski maliklere yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri bankadan istenerek ve önceki maliklere davaya konu kira alacakları bakımından yapılan tüm ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil esnaf olduğundan, kefaletin geçerli olması için eş rızasının aranmayacağı- Kefil yönünden kefalete yönelik bir ipotek de bulunmadığından kefil bakımından ihtiyati haciz isteminin kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.