Davalı vekilinin ............ tarihli dilekçesinde, her ne kadar “Konu” kısmı itibariyle cevap dilekçesi olduğu açıklansa da, “İstem ve Sonuç” kısmındaki “Davanın Reddi” istemi yanında dilekçenin bir bütün olarak incelenmesinde, yerel mahkeme kararına yönelik istinaf dilekçesi mahiyetinde olduğu anlaşıldığından, istinaf mahkemesince HMK’nin 344. maddesi uyarınca gerekli harçların ikmali için meşruhatlı muhtıra tebliğ edilerek harçların tamamlanmasına göre davalının dilekçesinin istinaf istemi olarak değerlendirilerek inceleme yapılması gerekirken davalının dilekçesinin değerlendirilmemesinin doğru olmadığı-
Genel kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun hesaplanmasında, bankanın hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüde kadarki sürede anaparaya akdi faiz işletip, bulunan toplamın asıl alacağı oluşturacağı ve temerrütten itibaren de bu asıl alacağı oluşturan toplam tutara temerrüt faizi işletilebileceğinin dikkate alınması ve yine davacı bankanın beyanlarında belirttiği faiz uygulamalarının 17.09.2012 tarihine kadar %80 olup, bundan sonrası için davalılar lehine %54 olarak uygulandığı itirazlarını da karşılayacak şekilde yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu kredi alacağının/alacaklarının (her bir alacak kalemi bakımından) davalının imzasının olduğu sözleşmeden/sözleşmelerden doğup doğmadığı, başka bir deyişle takip konusu alacağın/alacakların kaynağının davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan krediler olup olmadığı açıkça tespit ettirilip davalının imzasının olduğu sözleşmelerden doğan bir alacağın olması halinde alacak hesabı yaptırılarak sözleşme hükümleri, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği- Bankanın yalnızca nakdi alacaklarını varlık yönetim şirketine devrettiği, gayri nakdi alacakların devre konu edilmediği, bankanın hala takibe konu ettiği gayri nakdi alacaklar üzerinde hak sahibi olup davacı sıfatının devam ettiği-
4077 Sayılı Kanunun 10/B maddesi uyarınca konut kredisine ilişkin kefaletin adi kefalet niteliğinde olduğu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel olması gerektiği, kredinin teminatının hileli işlemlerle ortadan kaldırılmış olmasının tek başına alacağı muaccel hale getirmeyeceği, tüketici kredisinin kalan taksitlerinin 4077 Sayılı Kanunun 10/B hükmü uyarınca muaccel hale gelmesine ilişkin koşullarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamadığı belirtilerek ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İpoteğin para çevrilmesi yolu ile takibin, ipotek veren üçüncü kişi ve asıl borçlu hakkında yapılabileceği, taşınmazı takipten önce satan hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağı-
Mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, asıl alacak miktarı, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
İcra kefaletinin «yazılı» biçimde oluşacağı ve altında icra kefilinin imzasının yer alması gerekeceği–
İtirazın iptali davası-
Menfi tespit davası-
İcra dairesindeki kefaletin, on yıllık zamanaşımına bağlı olduğu (bu konuda Borçlar Kanunu’ndaki kefaletle ilgili hükümlerin uygulanamayacağı)–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.