Öğrenci ve yasal temsilcisi ile kefilin yüklenme senedinde harcama kalemleri arasında personel ve amortisman giderlerine açıkça yer verilmediğinden bu giderlerden sorumlu tutulmalarına olanak bulunmadığı-
Haciz tutanağının İİK.’nun 8. maddesi anlamında bir “icra tutanağı” olması nedeniyle, bunun sahteliğinin dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceği-
Vergi levhası (kaydı) davacı - borçlunun eşi ev kadını adına düzenlenmiş olsa dahi, ev kadını tarafından fiilen yapılamayacak -marangoz atölyesi işletmek, soba ve karyola imalat ve satışı, demir ticareti gibi- nitelikteki işlerde, vergi levhasının (kaydının) -tek başına- işyerinin o kişiye ait olduğunu kanıtlamaya yeterli olmayacağı–
Borçlar Kanununun 487. maddesinin rehin veren asıl borçlunun kefili hakkında da uygulanabileceği (Alacaklının, asıl borçluya gitmeden, doğrudan doğruya kefil hakkında da takip yapabileceği)—
İhtiyati haciz talep eden tarafından kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmediği gerekçesiyle hesabın kat edilip kat ihtarının asıl borçlu ile müteselsil kefillere tebliğe çıkartılarak, asıl borçluya çıkartılan ihtarın tebliğ edildiğinden kat ihtarının ayrıca kefile tebliği şartı aranmayacağından, asıl borçluya tebliğe rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle kefil yönünden takip edilebilme şartlarının oluştuğunun kabulü gerektiği-
Menfi tespit davasında; kefaletin fer’iliği ilkesi uyarınca, dava açıldıktan sonra yapılmış olan asıl borca ilişkin protokol ve bu protokole göre yapılan ödemeler gözetilerek, sonucuna göre davacı kefilin borç miktarının tesbiti gerekeceği-
İnançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, ara malikin, davacı tanığı olarak alınan beyanında; davacının talebi ile kredi işlemleri için dava konusu taşınmazın bedelsiz olarak kendisine devredildiğini, kefil bulanamadığından dolayı kredi işleminin tamamlanamadığını, bunun üzerine taşınmazı davacının talimatı doğrultusunda davalıya devrettiğini, her iki devir sırasında da para alışverişinin olmadığını, amacının tamamen emanet alıp vermek olduğunu söylediği, dolayısıyla davacı ile dava dışı H. arasında inançlı işlem olduğunda tereddüt olmadığı gibi devir tarihinde evli oldukları anlaşılan davalının da inançlı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanmayacağı-
«Olumsuz tesbit davası» niteliğindeki davanın icra mahkemesinde (tetkik merciinde) görülemeyeceği-
Menfi tespit-istirdat kararının şikayetçi borçlu yönünden de sonuç doğuracağı kabul edilse bile İİK.nun 72/5. maddesi uyarınca menfi tespite ilişkin karar kesinleşmeden dosyadaki hacizlerin kaldırılmasının da istenemeyeceği-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.