Menfi tespit davasında; kefaletin fer’iliği ilkesi uyarınca, dava açıldıktan sonra yapılmış olan asıl borca ilişkin protokol ve bu protokole göre yapılan ödemeler gözetilerek, sonucuna göre davacı kefilin borç miktarının tesbiti gerekeceği-
İnançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, ara malikin, davacı tanığı olarak alınan beyanında; davacının talebi ile kredi işlemleri için dava konusu taşınmazın bedelsiz olarak kendisine devredildiğini, kefil bulanamadığından dolayı kredi işleminin tamamlanamadığını, bunun üzerine taşınmazı davacının talimatı doğrultusunda davalıya devrettiğini, her iki devir sırasında da para alışverişinin olmadığını, amacının tamamen emanet alıp vermek olduğunu söylediği, dolayısıyla davacı ile dava dışı H. arasında inançlı işlem olduğunda tereddüt olmadığı gibi devir tarihinde evli oldukları anlaşılan davalının da inançlı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanmayacağı-
«Olumsuz tesbit davası» niteliğindeki davanın icra mahkemesinde (tetkik merciinde) görülemeyeceği-
Menfi tespit-istirdat kararının şikayetçi borçlu yönünden de sonuç doğuracağı kabul edilse bile İİK.nun 72/5. maddesi uyarınca menfi tespite ilişkin karar kesinleşmeden dosyadaki hacizlerin kaldırılmasının da istenemeyeceği-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
Senet kefilinin, senedin arka yüzündeki cirosunun yok hükmünde olduğu—
Somut olayda İlk Derece Mahkemesince tasdik edilen konkordatonun alacaklılar arasında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre Bölge Adliye Mahkemesince tasdik talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı-
İtirazın iptali davası-
4077 sayılı TKHK'nun 10/3. maddesinde ki, "tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde kredi veren asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez" hükmünün emredici hüküm olup, resen dikkate alınacağı-
Teminat mektubunu veren banka iflas etmiştir. Teminat mektubunu veren bankanın iflası halinde muhatap teminat mektubunun riski gerçekleşmişse alacağını bankanın iflas masasına yazdırabilir. Somut olayda muhatap teminat mektubundan kaynaklanan alacağını bankanın iflas masasına bildirmiş, İflas İdaresi tarafından alacak kabul edilmiştir. Bu durumda teminat mektubu bedeli hesaben tazmin edilmiş olduğundan, bankanın, İflas İdaresi davalı lehtardan garanti sözleşmesine dayanarak teminat mektubu bedelinin masaya ödenmesini isteyebileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.