Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 s. BK'nın 126/4. maddesi uyarınca, davacının denetim ücreti alacağı, beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu- Denetçilik görevinden haksız olarak ayrılmasına sebep olunduğundan, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olarak dava tarihinden sonraki dönemi de içerecek şekilde hüküm kurulmasının HMK. 26'ya aykırı olduğu; davacının ayrıldıktan sonra hiç bir denetim görevi yapmadığı gözetilerek belirlenecek tazminattan makul bir indirim yapılması gerektiği- 
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Davacı banka, takibinde kötü niyetli sayılamayacağından, inkâr tazminatına hükmetmenin yerinde olmayacağı-
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe konu edilen alacağın likit nitelikte olduğu gözetilmeden, mahkemece, icra inkar tazminatının yanılgılı gerekçelerle reddinin bozmayı gerektireceği-
Takip dosyasına konu senedin teminat senedi olup, temlikin ise iptal edilen bir borç ilişkisine dayandığı anlaşıldığından yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın kabul edilmesi gerektiği-
Kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalının, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, ne var ki, alınan bilirkişi raporunda kredi alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı ve davalının sorumlu olduğu borç miktarı yeterince incelenip araştırılmadığı gibi raporun Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı-
İcra emrinin tebliği üzerine, borçlunun 7 gün içinde icra mahkemesine başvurarak takip konusu borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği-Takip dayanağı kredi borç sözleşmesinin, "ilam" mahiyetinde bir belge olup olmadığının araştırılması ve ilam mahiyetinde belge olduğunun tespiti halinde, borçlunun şikayetinin İİK. mad. 33/1 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar üzerindeki ipotekler dikkate alındığında, bir parsel dışındaki taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile rayiç bedelleri arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte, borçlu olan karı-kocanın taşınmazlarının kısa aralıklar ile davalılara satması ve davalının bu satışların bir kısmında üçüncü kişi bir kısmında dördüncü kişi olması karşısında, borçlunun ekonomik durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu görüldüğünden, tasarrufun iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 16.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 20.10.2021 tarihli borca itiraz dilekçesinde alacaklıya borcu olmadığını beyan ettiği, borca yasal 7 günlük sürede itirazda bulunduğu, borçlunun imzasını inkar etmediği, İİK m. 68/1 de sayılan belgelerden herhangi biri ile borcu ödediğine ilişkin de bir delil sunmadığından borçlu olmadığını ispat edemediği gerekçesiyle 'itirazın kesin olarak kaldırılmasına ve asıl alacağın %20'si oranında tazminatın davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine' karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Taraflar arasında 19.4.2011 tarihinde düzenlenen limited şirket hisse devrine ilişkin sözleşme uyarınca hisse devir bedelinin ve aynı sözleşme uyarınca davalıya devredilen işyerinin kira bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.