6098 s. TBK'nın 88 ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı-
Kooperatif kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın kefil sıfatıyla ödenmesi üzerine asıl borçludan tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin dava sonucunda  lehine olan taraf yönünden usuli kazanılmış hak doğacağından takip tarihinden sonra işleyecek yıllık faizin mahkemece %26 olarak belirtilmesinin usuli kazanılmış hakka aykırılık teşkil edeceği ve "TBK mad. 120 uyarınca yıllık yasal faizin iki katını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz” ibaresinin hüküm fıkrasına eklenmesi gerektiği-
İptal tescil isteği yanında ipoteğin terkini istemiyle açılan davada, taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden ve iptal tescil isteği yönünden harç tamamlanmış ancak ipotek bedeli üzerinden harç tamamlanmadığından davalı şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve harcı tamamlanmayan ipotek bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Kefalet sözleşmesinin geçerliği bakımından eşin rızasının aranması yönündeki düzenlemenin aval veren hakkında uygulanamayacağı-
Hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği-
Düzenlenen sıra cetvelinde davacının 11. sırada yer aldığı, 3. sırada yer alan davalının ise gerçekten borçludan bir alacağı olmadığı ve bono ile muvazaalı takip başlattığından sıra cetvelinin iptali gerekeceği-
Kefil olduklarına dair herhangi bir açıklama içermeyen senet açısından, asıl borçlu hakkında girişilen ve devam eden takipte borcun ödenmediği, yapılan araştırmada da borca yetecek bir malvarlığına rastlanmadığı, bu haliyle kefil borçlular hakkında dava konusu takibin başlatılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Başlangıçtaki süreli kira sözleşmesi sonradan süresiz hale geldiğinden feshi ihbar edilmeden kira akdinin sona erdiğinden ve davalıların fuzuli şagil olduğundan söz edilemeyeceği; dolayısıyla davalı şirketin ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı-
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun niteliği nazara alındığında İİK.nun 79. ve 360. maddelerinin uygulama yeri bulunmadığının görüldüğü, bu durumda şikayeti inceleme yetkisi, İİK.nun 4. maddesi uyarınca asıl takibin yapıldığı Konya 3. İcra Müdürlüğü'nün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğundan mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği-
İİK. mad. 289 uyarınca konkordato müddeti içinde "rehinli alacaklar müstesna olmak üzere borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takipler duracağı", ihtiyati haczin ise alacaklıların haklarını temin için borçlunun mallarına konan tedbir olup icra takibinden veya açılacak davadan öncede uygulanabileceği; ihtiyati haczin takip muamelesi de sayılamayacağı-Borçlunun konkordato isteminden vazgeçmesi sebebi ile konkordato mühleti kaldırıldığından, ihtiyati haciz uygulamasının borçlunun konkordato projesini sonuçsuz bırakacağından da söz edilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.