Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı hususundadır...
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK'dan doğan hukuk davaların ticari dava sayılacağı, bu durumda davanın konusunu oluşturan zarar sigortaları TTK 1453 ve devamı maddelerinde mal sigortaları başlığı altında düzenlendiğinden, davanın tüketici mahkemesi veya ticaret mahkemesinde görülmesinin ya da sigorta şirketinin davacı veya davalı olmasının arabuluculuk yönünden dava şartı niteliğine bir etkisi bulunmadığı-
İtirazın iptali davası-
Mahkemece, ihalelerde pey süren olup, kanunda belirtilen istisnai kişiler dışında kaldığı anlaşılan davacıya öncelikle nispi peşin harç ve akabinde ihale bedelinin %5'i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılması ve bu hususun Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılması hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
İpotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi sonucunda ihale bedelinden dahili davalıya herhangi bir bedelin kalmadığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince dahili davalı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacının davayı açmakta haklı olduğu dikkate alınarak, taşınmazın devri işleminde tarafların yerleşim yeri adreslerine göre komşu olmaları, devir işleminin davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinden kısa bir süre sonra yapılmış olması, taşınmazın ipotekli haliyle temlik alınması, dahili davalının da ticaretle uğraşması gibi nedenler değerlendirildiğinde dahili davalının iyiniyetli kabul edilemeyeceği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumluluğuna gidilmesi gerektiği-
Mahkemece davalının savunmasında dayandığı yerel mahkemenin .............Esas ve Karar sayılı dava dosyasının kapsama alınmasının düşünülmediği, yapılan keşif ve yargılama esnasında bahsi geçen dava dosyasının nazara alınmadığı, bahsi geçen ilam ve bu ilamın dayanağı olan krokinin keşifte uygulanmadığı, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının belirlenmediği, hükme dayanak olarak alınan fen bilirkişi raporda da bu hususa değinilmediği sonuç olarak kesin hüküm hususunun tartışılmadığı, hal böyle olunca; mahkemece kesin hüküm hususunda bir değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin üçüncü fıkrasın , 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra, tapu müdürlüğünün, talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı yoktur. Çünkü aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesi imkan dahilindedir
Sunulan süre tutum dilekçesinde herhangi bir istinaf sebebi ileri sürülmediği, gerekçeli istinaf dilekçesi de yasal süresi içerisinde verilmediği, verilen kararda kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hatanın yapılmadığı belirtilerek, şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı bulunduğu- Mahkemece, öncelikle davacı tarafa aciz belgesi sunması konusunda süre verilmesi, sunulmadığı takdirde, adı geçen borçlunun belirtilen taşınmazları ve malvarlığı üzerinde gerektiğinde keşifte yapılarak yapılacak kıymet takdirlerine göre taşınmazların değerleri belirlenerek borçlunun aciz halinin var olup olmadığı net olarak ortaya konulduktan sonra, varlığı halinde dava şartının gerçekleştiği düşünülerek işin esasına girilmek suretiyle tarafların delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, aksi durumda ön koşul yokluğu değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, hakkında yapılan -ilamsız- takibe itiraz etmiş ve alacaklı tarafından "itirazın iptali" davası" açılmış olması halinde, tasarrufun iptali davasında, itirazın iptali davasının kesinleşecek sonucunun "bekletici mesele" yapılması gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.