Aile konutuyla ilgili gerekli şerhin verilmesinin eşler arasındaki mal rejimiyle ilgisinin yok olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin üçüncü fıkrasın , 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra, tapu müdürlüğünün, talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı yoktur. Çünkü aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesi imkan dahilindedir
Davacının ölen eşiyle birlikte yaşadıkları konutun kendi­sine özgülenmesi talebinin Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayanmakta olduğu ve özgülenme görevinin mirasın paylaşımında görev­li olan Sulh Hukuk Mahkemesine ait olacağı-
Kooperatif hissesinin devrine yönelik işlemin iptali isteğinin, değer ölçüsüne göre (nispi) harca tabi olduğu, nispi harçlarda karar ve ilam harcının dörtte birinin işlem yapılmadan önce peşin ödeneceği-
683 El atmanın önlenmesi isteğinde asliye hukuk mahkemesi görevli ve göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, taraflarca bu yönde bir itiraz ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlı olduğundan, bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersiz olsa da evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararından biriyle sona ermesi halinde rıza alınmadan yapılan tasarruf işleminin yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanacağı-
Sağ kalan eşin tereke malları arasında bulunan konutta oturma hakkı tanınmasını isteyebilmesinin, taşınmazın ''eşlerin birlikte yaşadıkları konut'' niteliğinde olması şartına bağlı olduğu, ancak dava konusu olayın ''eşlerin birlikte yaşadıkları konut'' olup olmadığı niteliğinin tespitinden ziyade ölüm nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesine dayalı olarak aile konutu şerhi konulması imkanı bulunmamasına yönelik olduğundan bu davada nazara alınmayacağı-
İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği-
Ö.eme aile konutu üzerinde oturma hakkı, ev eşyası üzerinde de intifa hakkı tanınması suretiyle olacağından, bu hakkın ölümle sona ereceği dikkate alınarak sağ eşin, tahmin edilen kalan yaşam süresine göre oturma hakkının peşin sermaye değerinin bu işlerden anlayan bilirkişi eliyle tespiti, bu değerin davacının taşınmaz ve ev eşyası üzerindeki miras hakkının saptanacak kıymetinden fazla olması halinde, fazlasının davalılara ivaz olarak ödenmek üzere davacıya nakit olarak depo ettirilmesinin, bundan sonra karar verilmesinin gerekeceği-
Dava, aile konutu sebebiyle ipoteğin kaldırılması ve tapu iptali ile tescile ilişkin olduğundan iki bağımsız talep olduğu ve ipoteğin kaldırılması talebi yönünden ipotek bedeli üzerinden, tapu iptali ve tescil talebi yönünden ise taşınmazın değeri üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcı tamamlaması için davacıya süre verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.