Borçlunun, vekili aracılığıyla kıymet takdirine itiraz ettiği ve ayrıca aynı icra dosyasında daha önce alınan satış kararının iptali için icra mahkemesine şikayette bulunduğu, her iki kararın takip dosyasına ibraz edildiği ve dosya içinde mevcut olduğu yani borçlunun takip dosyasında vekil ile temsil edildiği anlaşılmış olmakla, daha sonra düzenlenen satış ilanının borçlu vekiline tebliği gerekirken, tebligatın borçlu asile yapılması usulsüz olup, bu durumun başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğu-
Temyiz isteminin yasal süre geçtikten sonra yapılmış olması veya temyiz edilmesi mümkün olmayan bir kararın temyiz edilmiş bulunması halleri dışında yerel mahkemenin temyiz istemini reddetmek gibi bir yetkisi olmadığı- Mahkemece, sıra cetvelinde üçüncü kişinin korunmaya değer hakkı bulunmadığı yönünde verilen hükmün, adı geçenin hukukunu etkilediğinden, üçüncü kişinin temyiz isteminin incelenmesi gerekeceği- İcra müdürlüğü’nce üçüncü kişinin alacak iddiasının araştırılmasından sonra sıra cetveli yapılmasına ilişkin verilen kararın alacaklı tarafından şikayet konusu yapıldığı anlaşılmakta olup, icra müdürlüğünce, şikayet tarihi itibarı ile yapılmış bir sıra cetveli bulunmadığından ve sıra cetveli yapılmasından sonra, ilgililerin sıra cetveline itiraz ve şikayetlerini bildirmeleri mümkün olduğundan, henüz sıra cetveli yapılmadan, sıra cetveline itiraz aşamasında ileri sürülmesi ve incelenmesi gereken hususlara dayanarak ve icra takip dosya alacaklısının üçüncü kişinin geçerli bir alacağının bulunmadığından bahisle sıra cetvelinde yer almaması gerektiğine yönelik başvurusunun bu aşamada dinlenemeyeceği-
Vekil tarafından sunulan şikayet dilekçesinde takipte borçlu olmayan şirketin ünvanı gösterilmiş ise de aynı vekilin şikayet dilekçesi ekinde sunulan vekaletnameden borçlu şirketin de vekili olduğu, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyasının bildirildiği, şikayetçi vekilinin duruşmadan önce HMK 124 kapsamında taraf değişikliği dilekçesi sunduğu ve duruşmada bu talebin yinelendiği, davalıların bu talebe bir itirazlarının olmadığı, şikayet dilekçesinde doğru icra dosyası bildirilmek kaydıyla, yargılama aşamasında HMK 124 gereği doğru tarafı bildirerek davaya dahil etmekte yasaya aykırı bir durum bulunmadığı- Kaldı ki 12. HD.'sinin yerleşik uygulamalarına göre ihalenin feshi talebinin medeni usul hukuku anlamında bir dava olmayıp şikayet niteliğinde olduğu- Bu itibarla karşı tarafın yanlış gösterilmesi veya hiç bildirilmemiş olmasının sonuca etkisi olmadığı-
İhale bedelinin kısmen haricen alacaklıya (paydaşa) ve kısmen icra (satış) dosyasına yatırılmasının, ihalenin feshini önlemeyeceği—
Ortaklığın giderilmesi ilamının tarafı ve ihale konusu taşınmazın hissedarı olan şikayetçiye satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
İhale kesinleşmeden İİK’nun 135. maddesine göre taşınmazda oturan kişiye tahliye emri gönderilemeyeceği- İhale yapıldıktan sonra takibin iptal edilmesinin, kesinleşen ihalenin hüküm ve sonuçları üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağı-
Paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği, asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olmasının her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı-
Borçlu son celse öncesi mahkeme hakimini reddettiğinden, ret prosedürü usulüne uygun işletilmeden yargılamaya devam edilerek esasa ilişkin karar verilmesinin hatalı olduğu, borçlunun esas hükümle birlikte hakimin reddi hususunu istinaf talebinde belirtmesine rağmen bölge adliye mahkemesi’nce sadece ihalenin feshine ilişkin inceleme yapıldığı hakimin reddine ilişkin değerlendirme yapılmadığı bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmediği ve bunun da usul ve yasaya aykırı olduğu-
İpotekli takiplerde, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerektiği, şu hale göre ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşı olduğu, bu husus mahkemece re'sen gözönünde bulundurulacağı- İpotekli taşınmaz maliki 3.kişi şikayetçi hakkında yapılmış bir takip bulunmadığına göre takibe devam edilmesi ve hakkında takip olmayan 3.kişiye ait taşınmazın satışı mümkün olmadığından, yapılan ihale de yok hükmündedir.
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.