TBK.'nun 55. maddesindeki "Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz." ibaresinin hesaplanan tazminatın yalnızca miktar gözetilerek azaltılamayacağını öngörmek suretiyle zarar görenin mülkiyet hakkı kapsamındaki meşru beklentisini koruduğu- Aile içi bakım ve dayanışma nedeniyle bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılmayacağı- Kanun koyucunun tutumunun bedensel zararlar konusunda tarafların yıkımına yol açacak yüksek miktarda tazminat hesaplanmasının dahi hakkaniyet düşüncesiyle indirime konu edilemeyeceği yönünde olduğu- Tazminatın amacının zararın tazmin edilmesini sağlamak olduğu ve hesaplanacak tazminatın azami miktarının gerçek zarar ile sınırlı olduğu-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkin davada, 4721 S.K. 194. M. hükmü ve davacının mülkiyet hakkı karşısında taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını sınırlayıcı şekildeki bu karara hukuki sonuç bağlanamayacağı, elatmanın önlenmesi istemi bakımından davacının temyiz dilekçesinde bildirdiği şekilde taşınmazın boşaltılıp boşaltılmadığı açıklığa kavuşturularak bir karar verilmesi ve 15 günlük süre tanındığı dikkate alınarak ecrimisil başlangıcının bu süre bitimi gözetilmek suretiyle davacının dava dilekçesinde talep ettiği tarih sonuna kadar belirlenecek ecrimisil miktarına hükmedilmesi gerekeceği-
Tek taraflı olarak düzenlenmiş bir taahhütnameye dayalı olarak irtifak hakkı tesisi istenemeyeceği-
Boşanma, velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi, soy bağının reddi gibi taleplere ilişkin davaların devamı sırasında verilen, geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararların aile hukukuna özgü önlemlerden olup; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 389. maddesi kapsamındaki bir tedbir niteliğinde olmadığından, ancak esas hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabileceği-
Nüfus kayıtlarından iki farklı kişi olduğu sonucu çıkan durum karşısında aynı kişiler olduğuna dair tanık beyanlarının nüfus kayıtları karşısında yeterli olamayacağı-
Kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili ile taşınmaza vaki el atmanın önlenmesi istemine ilişkin davada Anayasa Mahkemesi’nin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ilgili hükümlerine ilişkin vermiş olduğu iptal karar sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olacağı, bu sebeple yeni yasal durum dikkate alınarak yeniden inceleme yapılması gerekeceği-
Kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi ve yeniden tespiti ile tapu iptali ve tescil istemi-
Dosyaya yansıyan belge ve beyanlardan, çekişmeli ..... parsel sayılı taşınmazın 10.09.1971 tarihinde tapulama sebebi ile davacının murisi adına tescil edildiği, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davalıların taşınmaz üzerinde ev, samanlık ve garaj yapmak sureti ile tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, dava konusu taşınmaza davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerekeceği- Davada yıkım isteği de bulunduğu gözetilerek 1940 tarihli ve 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince harici satış bedeli, Medeni Kanunu'nun 994. maddesi uyarınca da taşınmazda gerçekleştirilen faydalı ve zorunlu giderler üzerinden davalılar yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle yıkım isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.