İhaleden satın alınan dava konusu ev eşyaları hakkında açılan istihkak davasında, yapılmış olan ihalenin feshi için açıldığı bildirilen ihalenin feshi davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği–
«İptal davaları»na ilişkin -İİK. mad. 278, 279 ve 280’de öngörülen- karinenin, «istihkak davaları»nda uygulanamayacağı–
Alacaklı hakkında dava konusu takibe dayanak senetlerle ilgili devam eden davada dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi evrakta sahtecilik suçlarından mahkumiyet kararı verilmiş, yine devam eden menfi tespit davasında ise ret kararı verilmiş olup, her iki dava sonucunda verilen ilamların kesinleşmesi halinde anılan kararlar eldeki istihkak davasına etki edecek mahiyette olduğundan, sonuçlarının beklenmesi gerekeceği-
Üçüncü kişi taşınmaz malikinin «borçlu olmadığı halde, taşınmazına konulmuş olan haczin kaldırılması» konusundaki isteminin «icra memurunun işlemini şikayet» niteliğinde olduğu, üçüncü kişinin bu istemini İİK. 16/II uyarınca süresi şikayet yoluyla ileri sürülebileceği–
Türk Medeni Kanunun 683.maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanan davaların aile mahkemesinde görülmeyip, genel mahkemelerde çözüme kavuşturulması gerekeceği-
Dava konusu haczin ilk oturumdan önce kaldırılması halinde yarı oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği, ancak dava değeri dikkate alınarak Avukatlık Ücret Tarifesinin 12. maddesi gereğince davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilebileceği-
Davalı borçlunun istihkak iddiasını kabul etmesinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği, gerçekten de İİK.'nun 97/12. maddesinde: "Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz." düzenlemesinin yer almakta olmasından dolayı davanın reddine yönelik hüküm kurulmasının gerekli ve yeterli olduğu için hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde hem davanın reddine hem de borçlu yönünden kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.