Mahsubun dayanağını teşkil eden kredi sözleşmesi temlikten önceki bir tarihi taşımakta ve bankaca yapılan bu mahsup işlemi de anılan bu sözleşmeye uygun bulunduğundan, bankaca yapılan mahsup işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı-
İflâstan önce tapu siciline şerh verilerek ayni hak kuvvetini kazanmış olan kişisel hakların iflâstan sonra para alacağına çevrilemeyeceği, bu hakların ayni haklar gibi iflâs masasına karşı aynen ileri sürülebileceği
Bir ortağın anonim şirketteki sermaye payının şirkete verilmiş bir borç niteliğinde olmaması nedeniyle, ortakların koymuş oldukları sermaye payından dolayı, anonim ortaklıktan alacaklı duruma gelmeyecekleri, ortaklara ancak pay cetveline göre, paylaşım yapıldıktan ve -İİK. 196 uyarınca- alacaklılara faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde ödeme yapılabileceği–
Davalı iflas idaresi vekille temsil edilmiş ve vekilin adres değişikliğine ilişkin herhangi bir başvurusunun bulunmadığından adı geçen vekilin tebliğe yarar en son adresinden başka bir adrese tebligat çıkarılmasının doğru olmadığı-
Davacının şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra asıl borçlu şirkete yeni bir müdür seçilmiş olsa da davacının müdürlük görevinin sona erdiğine dair bir karar alınmadığı dikkate alındığında, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca davacının kanuni temsilciliğinin 11/09/2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile devam edip etmediği hususu açıklığa kavuşturularak, davacıdan ödeme emri ile tahsili cihetine gidilen amme alacağının usulüne uygun olarak kesinleşip kesinleşmediği ve asıl amme alacağının borçlu şirketten tahsilinin olanaksız hale gelip gelmediği hususunda bir inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Usule uygun olmayan şekilde eski bilirkişi heyetine iki yeni bilirkişi ekleyip bu kez yedi kişilik heyetten yeni bir rapor alınmış olup, beş kişilik heyette iken rapora muhalif olan iki bilirkişinin bu kez herhangi bir gerekçe göstermeden önceki bilirkişi heyetinin görüşünü tekrarlayan raporu imzaladıkları ve bu raporun karara dayanak yapıldığı anlaşıldığından, yedi kişilik bilirkişi heyetinin oluşturulma usulünün HMK 281. maddesinde belirlenen usule uymadığı-
Taşınmazın değerini muhafaza eden bakım ve idare masraflarından, müflis kat malikinin payına düşen ve iflâs tarihinden sonraki döneme ilişkin kısmın "masa borcu" olarak, masaya kaydı gerekeceği ve öncelikle ödeneceği–
Üçüncü şahıs tarafından «haczedilen araçların teslimi için» talepte bulunulmasının, zamanaşımını kesen bir takip işlemi olmadığı—
İflasa neden olan borç yönünden müflis şirketin olumsuz tespit davası açamayacağı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.