Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişinin bu tescile dayana­mayacağı-
Uyuşmazlık kadastro çalışmalarında “ham toprak” niteliğiyle Hazine adına tespit edilen taşınmazda davacı yararına TMK.’nun 713/1. maddesi uyarınca, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinde toplanmaktadır. Öncelikle dava konusu taşınmazın özelliği nedeni ile mera araştırmasının yapılması, öte yandan parselin bir tarafı dere olup çekişmeli parselin derenin etki alanında bulunup bulunmadığının bilirkişiler vasıtası ile incelenmesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar ihmal edilerek oluşturulan kararın hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Yapılan incelemede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde “Davalının cevap dilekçesinde davacıya yüklenen kusurlara ilişkin ise davalı tanıklarının görgüye dayalı beyanları bulunmaktadır.” cümlesi ile ilk derece mahkemesinin davacı kadına kusur yüklediğinin anlaşıldığı, o halde, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin gerekçesi de dikkate alınarak tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylardaki kusur durumlarının yeniden değerlendirilip belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava, taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçlar ve meyve ağaçlarının aidiyetinin tespitine ilişkin olup, uyuşmazlık taşınmaza ya da bir şeyin veya şeylerin tespitine ilişkin ise kural olarak, tanıkların ve yerel bilirkişilerin keşif yerinde dinlenilmeleri gerekeceği-
22. HD. 05.11.2018 T. E: 2017/16466, K: 23583-
Mahkemece yapılması gereken işin, dava konusu mesken bakımından 96/166 payın davalının kişisel malı, 70/166 payın ise, edinilmiş mal olarak kabul edilerek, bozmadan önceki karar tarihi dolayısıyla bozma öncesi belirlenen değer güncelliğini yitirmiş olacağından bozma sonrası verilecek karar tarihine en yakın değer belirlenerek dikkate almak, edinilmiş mal niteliğindeki 70/166 pay nedeniyle artık değer hesabında dikkate alınacak oranı tespit etmek, bu oran ile bozma sonrası karar tarihine en yakın belirlenecek değerin çarpımı ile bulunacak artık değerin yarısı oranında katılma alacağına ilişkin hüküm kurmak olduğu-
MK. 992 hükmünün taşınmazlar için bir “hak karinesi” getirmiş olduğu, bunun aksinin MK. 1025 uyarınca her zaman kanıtlanabileceği-
Temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla değil, murisin kızının borçlarının ödenmesi niyetiyle yapıldığı bildirilmiş ise, muvazaalı temlik yapıldığından söz etme olanağı olmadığı-
Hemzemin geçitlerin bakımı, işletilmesi, hemzemin geçitlerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve bu kapsamda hemzemin geçit bekçiliği işinin, davalının asıl işleri arasında olmadığı ve söz konusu işlerin yardımcı iş niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Dava dışı ilgili kamu idarelerine hemzemin geçitlerle ilgili yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmediği hemzemin geçitlerde, davalı TCDD tarafından gerekli tedbirlerin (ilgili kamu kurum ve kuruşları nam ve hesabına) alınmak zorunda kalınması ve bu doğrultuda hizmet alım sözleşmelerinin de yapılması, yaşanması olası can ve mal kayıplarının önüne geçilebilebilmesi amacını taşıdığı- Mahkemece muvazaa kabulüne yönelik karar gerekçesinde, davalı TCDD’nin, bir kısım bölgelerde hemzemin geçit bekçiliğinde kendi bünyesinde işçi çalıştırması olgusuna da dayanılmışsa da, yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarından, davacının çalıştığı hemzemin geçitte, davalı TCDD’nin işçisinin çalışmadığı anlaıkmakta olup yardımcı işin bölünerek alt işverene verilmesinde mevzuat açısından bir engel de olmadığından, farklı hemzemin geçitlerde aynı nitelikteki yardımcı işte çalışan davalı TCDD’nin işçilerinin olmasının, asıl işveren-alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hale getirmeyeceği- Yardımcı işlerin tamamen veya bölünerek alt işverene verilmesinde, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” gibi sınırlayıcı bir düzenlemeye mevzuatta yer verilmemiş olduğu- Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı ve muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
İş akdi, işverenin güvenini kötüye kullanmak ve işverenin başka bir işçisine sataşmak nedeniyle 4857 s. İş Kanununun 25/II-d,ı maddeleri gereği feshedilmiş olup, davacı işçi hakkında feshe konu tehdit ve hakaret eylemlerinden ceza davası kararının kesinleşmesinin beklenilmemesi hatalı olduğundan, mahkemece feshe konu davacının diğer işçilerine sataşmasına yönelik eylemlerinden dolayı davacı işçi hakkında açılan ceza davası sonucuna göre davalı işverenin feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, eksik inceleme ile davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin reddinin hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.