Mahkeme kararında açıkça ‘reeskont faizi’ne hükmedilmişse yorumla bunun ‘hükümde belirtilmeyen yasal faizi de ifade ettiği’nin kabul edilemeyeceği, uygulanacak faiz oranının TC. Merkez Bankasının reeskont işlemlerinde uyguladığı faiz oranına göre saptanması gerekeceği–
Dava zilliyetin korunması davası olduğundan; dava tarihinde üstün zilyetliğin kimde olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
Dava, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 30. ve Türk Medeni Kanununun 350. maddesinden kaynaklanan; koruma kararının kaldırılmasından sonra davalı annesi tarafından teslim alınmayan çocukların, Kurum'da kalmaya devam etmeleri nedeniyle, koruma kararının kaldırılmasından sonra yapılan iaşe giderlerinin, velayet kendisinde bulunan davalıdan rücuan tahsili talebine ilişkin olup,davaya “Aile Mahkemesi” sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davacı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde düzenlenen 20 yılı aşkın süreyle nizasız aralıksız malik sıfatıyla zilyetlikle oluşan mülkiyet hakkına dayanarak taşınmaza müdahalenin önlenmesini istediği, davaya bakma görevinin Kadastro Mahkemesi'ne ait olduğu-
Yasal önalım hakkının kullanılması ile ilgili hak düşürücü sürenin satışın hak sahibine noter aracılığı ile bildirildiği tarihte başlayacağı; öğrenme tarihinin esas alınamayacağı-
8. HD. 14.12.2017 T. E: 6565, K: 16942-
Yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdirinin doğru olmadığı-
1980 tarihli Lahey Sözleşmesinde öngörülen iade isteğinin reddini gerektiren sebepler bulunmamakta ve çocukla ilgili 6284 sayılı Yasaya göre verilmiş bir koruma kararı da mevcut olmadığından, iade isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava ile velayet kendisine bırakılmış olan annenin velayet görevlerini ağır biçimde ihmal ettiği gerekçesiyle koruma kararı verilmesi istenilmişse de koruma kararı verilebilmesi için, velayetin kaldırılması gerekmeyeceği-
Kural olarak mirasın reddi bağışlama değil, ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi, tasarrufun iptali davasına konu olabileceği- Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.