Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ve prim alacaklarının ispatı, hesaplanması ve ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır...
Mahkemece, her ne kadar söz konusu bononun davaya konu çek bedelinin ödenmesi amacıyla verildiği kabul edilmiş ise de dava konusu çekin keşide tarihi, bononun tanzim tarihinden ve vade tarihinden sonraki bir tarih olduğu, davacı tarafından çekin ileri tarihli olarak düzenlendiği iddia edilmekle birlikte bu iddianın davacı tarafından ispatlanamadığı, bu itibarla söz konusu bononun dava konusu çeke karşı yapılmış bir ödeme olarak kabulünün doğru olmadığı-
Kural olarak, borç senedi borçluya geri verilmişse, borcun sona ermiş sayılacağı- Çekin bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesinin ve onun elinde bulunmasının borcun ödendiğine karine teşkil edeceği- Karinenin aksini ispatlama yükünün, çeklerin bedelsiz, tahsil edilmeden borçluya iade edildiğini savunan davalı alacaklıda olduğu- HMK’nın 290. maddesi uyarınca ispatın yazılı delille yapılması gerektiği- Davalının, eski tarihli çekleri bedelsiz iade ettiğine dair yazılı delil sunmadığı gibi yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini de ibraz etmediği- Çeklerin davalıya verilmiş, daha sonra da davacıya iade edilmiş, davacı tarafça da muhatap bankaya geri verilmiş olduğu- Altı adet çekin arkasında davalının cirosu bulunduğu- Bu durumun çeklerin kullanıldığını, tahsil cihetine gidildiğini, borcun yenilenme iradesiyle hareket edilmediğini gösterdiği- Çekin davacının elinde olmasının ise, çek bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceği- Tedavül kabiliyetine haiz olan senette, yetkili hamilin senedi şeklen elinde bulunduran kişi olduğu- Somut olayda 01.02.2009 tarihinde yenilendiği ileri sürülen çeklerin bu tarihte borçlunun elinde olmadığı, bankalarca gönderilen cevabi yazı içeriğinden çeklerden dört adedinin dava açılmadan önce ve üç adet çekin düzenlenme tarihinden önce iade edildiği, bedelsiz iade edildiği savunulan çeklerin bankaya dönüş tarihlerinin teslimden çok daha sonra olduğu- Bu durumda davalının bedelsiz iade yönündeki savunmasının aksine, yenileme iradesinin bulunmadığı, önceki çek bedellerinin tahsili amacıyla hareket edildiği- Mevcut dosya kapsamından ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının, çeklerin bedellerinin tahsil edilmeksizin davacı borçluya iade edildiğini kanıtlayamadığı-
Adli para cezasının tayininde faiz, takip ve yargılama giderleri yönünden Anayasa Mahkemesince iptal kararı verildiğinden sözü edilen giderlerin karşılıksız kalan çek miktarına eklenmesinin mümkün olmadığı- Karşılıksız çek düzenleme suçunda, hükmedilecek para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağından, sanığın 38.710.-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği-
5941 sayılı Çek Kanununun 5/1 maddesinde ''........... her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz...........'' hükmünün yer aldığı- 187.500 TL miktarlı çekte, "30.000 TL" adli para cezasına hükmedilemeyeceği; "bankanın ödemiş olduğu 1.290 TL'nin çıkarılması sonucu, sanığın kalan 186.210 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takibe vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemi-
Anayasa Mahkemesince  "5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki "çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından" ibaresinin iptaline karar verilmesi karşısında; hükmolunacak adli para cezasının yeniden hesaplanması gerektiği-
Davacının, ihbar edilen ceza mahkemesi hakiminin yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat talebiyle açtığı davanın karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri uyarınca, ceza hakimleri ve cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemelerin getirildiği, buna göre, aynı Kanun ile “ceza hakimleri” ve “cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Kanun’a geçici madde eklendiği; bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141'inci ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağının düzenlendiği-
10.10.2017 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Anayasa Mahkemesi'nin 2016/191 esas, 2017/131 karar ve 26.07.2017 tarihli kararı ile, 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki "çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından" ibaresinin iptaline karar verilmesi karşısında; hüküm tarihi itibariyle bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde uygulama yapılarak sanığa fazla adli para cezası tayini, kanuna aykırı ise de, duruşma açılarak davanın yeniden görülmesini gerektirmeyen bu hususun, CMK'nun 280/1-a ve 303. maddeleri gereğince düzeltilmesinin mümkün bulunduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.