Muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği-
Bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da sahip olacağı ve hukukumuzda çifte mülkiyet düzenlenmemiş olduğu- Her bir dava, kendi içerisinde bağımsız olma özelliğini koruduğundan, davacılar ve davalı lehine her bir dosyada harcı yatırılan miktarlar gözetilerek avukatlık ücreti ve harca hükmedilmesi gerektiği-
Temyize konu davanın, mülkiyetin tespiti davası olup, görevsizlik kararı veren ........ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin gerekçesinde belirtildiğinin aksine, İİK 96. maddesi uyarınca açılan bir istihkak davası olmadığı, anılan nitelendirmeye göre temyize konu davada görevli mahkeme İcra Hukuk Mahkemesi olmayıp, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, karara bağlanması gerekeceği, bu sebeple, karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, İcra Hukuk Mahkemesince davaya bakılıp işin esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Talep İİK 41.maddesi yollamasıyla İİK. 16. Maddesine dayalı şikayete ilişkin olup icra takibinin dayanağı karar, Limited Şirket hisse devrinin hile sebebi ile geçersizliğine, hisselerin alacaklıya aidiyetinin tespitine ve bu hususun Limited Şirket pay defterine tesciline ilişkin olup, ‘kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemeyeceği’ kuralının kanundaki istisnaları arasında yer almadığından takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmeyeceği-
Davacının dava dilekçesinde belirttiği muhdesatların tespitini istediği, ziraat ve inşaat bilirkişiler tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve eki foroğraflardan, kendisine aidiyetinin tespitini istediği açık seranın temelsiz, iskeleti çelik profilden oluşturulmuş yay çatılı, kapalı seranın da çelik profilden oluşturulmuş, yanları cam örülü, çatısı plastik örtülü olduğu, ve menkul eşya niteliğinde oldukları anlaşıldığından, davacının muhtesat niteliğinde olmadığı belirlenen açık ve kapalı seralara yönelik isteminin, "hukuki yarar yokluğu" nedeniyle dinlenmesinin mümkün olmadığı; açık ve kapalı sera yönünden hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmesi gerektiği-
Kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, bedel talebine yönelik yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bütünleyici parça­nın arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmayacağı-
Öncelikle davalının cevap dilekçesi dosyaya kazandırıldıktan sonra, dilekçede belirtilen deliller değerlendirilmek suretiyle yargılama yapılarak karar verilmesi gerekirken, mülkiyetin tespitine ilişkin ilama atıf yapılmak suretiyle karar verilmesinin hatalı olduğu-
Müdahalenin önlenmesi isteği, taşınmazın hak sahipliğinin tespiti yönünde bir karar verilmesini gerektirdiğinden, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda dava konusu taşınmazın mülkiyetinin tespiti yoluna gidildiğinden ve anılan o dava mevcut davayı doğrudan etkiler nitelikte bulunduğundan, ortaklığın giderilmesi davasının bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasına konu olan taşınmazın uygulama sırasında zeminde fiilen yol olarak bulunduğu, bu kısmın 2981 sayılı yasanın 10/b maddesi gereğince bedelsiz terkin edilmesi gereken yerlerden olduğu, şahıslar üzerine tescil edilmesinin neticeyi değiştirmeyeceği, bu itibarla mahkemece davacının kamulaştırmasız el koyma sebebine dayalı olarak bedel talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.