“Fatura”, “sevk irsaliyesi” ne dayalı olarak –bunlar; İİK’nun 68/I maddesinde yer alan ve borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadıklarından- “itirazın kesin olarak kaldırılması” isteminde bulunulamayacağı-
Dava, icra takibine konu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir...
İlamın müteselsil borçlusu olan alacaklının, ilam gereği ödemek zorunda kaldığı miktarın ne kadarı için ilamın diğer müşterek ve müteselsil borçlusu olan muteriz belediyeye rücu edebileceği yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
“İİK’nun 68/b maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesinin, Anayasa’nın 2,10,11 ve 48. maddelerine aykırı olmadığına” dair Anayasa Mahkemesi kararı-
Kooperatif (olağanüstü) genel kurul kararının 68/I’de öngörülen belgelerden olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesinin karşılıklı edimleri içermekte olduğu, bu haliyle sözleşmenin İİK'nun 68/1. maddesinde yer alan ve alacaklılara genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığı-
Sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan öncelikle davacı alacağının karşılanmasına, artan tutar olursa, bunun davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalının yerinin iptaline şeklinde karar vermiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Takip dayanağı yapılan hukuki danışmanlık ücret sözleşmesi başlıklı belgenin İİK 68 'deki belgelerden olmadığı, itiraz dilekçesinde ve yargılamanın hiçbir aşamasında borcun ve hukuki ilişkinin kabul edildiğine dair açık bir beyanın olmadığı, o halde itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Alacaklı banka ile borçlu şirket arasında akdedilen kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olan şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı için tesis edilmiş ipotekle ilgili, ipotek akit tablosunda yer almayan ve İİK. 149. maddesi anlamında borçlu olmayan şirket hakkında ipotekli takip yapılamayacağı, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle alacaklı tarafından bu şirket hakkında sadece genel haciz yoluyla takip yapılabileceği, borçlu şirket hakkındaki takibin iptali gerekeceği-Borçlu tarafın eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından, alacaklı tarafça talepte bulunulduğu takdirde mahkemece, takibin asıl borçlu şirkete yöneltilmesi için alacaklıya kesin süre verilmesi, verilen süre içinde alacaklı tarafından ek takip talebi düzenlenerek takibin asıl borçluya yöneltilmesi (icra emri gönderilmesi); verilen kesin sürede takibin asıl borçluya yöneltilmemesi halinde ise takibin iptali yönünde karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun imzasını taşıyan ve borç ikrarını içeren bir belgeye dayanmayan alacaklı tarafından icra mahkemesinden “itirazın kaldırılması” nın istenemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.