Davacı iş sahibinin açık ayıplarla ilgili ihbar külfetini yerine getirdiğini tanık beyanıyla ispatladığı gözetilerek hem açık ayıplar hem de gizli ayıplar yönünden ikinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak tespitte saptanan bulgular doğrultusunda ve tespit raporunda ayıplı olduğu belirtilen imalatlar için gerekli giderim bedelinin tespit tarihindeki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre KDV eklenmeksizin hesaplattırılıp, bulunacak bedel üzerinden karar verilmesi gerektiği- Hukukî işlem benzeri maddî vakıa niteliğindeki ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanlarıyla da ispatlanabileceği, açık ayıplar bakımından tanık sıfatıyla dinlenen davacının eşinin anlatımlarının dosya kapsamında bulunan delil ve belgelere uygun olduğu, buna karşılık ifadeleri üstün tutulan davalı tanıklarının da davalının işçileri olup olayla ilgili doğrudan menfaatlerinin bulunduğu gözetilmeksizin sadece davacının eşi olduğu için davacı tanığının açık ayıpların da makul süresi içinde davalıya bildirildiğine yönelik beyanlarına itibar edilmemesinin hatalı olduğu-  Gizli ayıplı işlerin giderim bedeli konusunda mimar bilirkişinin düzenlediği birinci rapor ile yargılamanın devamı sırasında inşaat mühendisi ve mimar bilirkişiden oluşan heyet tarafından hazırlanan ikinci raporda bir kısım imalatların tamamlandığından bahisle hesaba katılmadığı dikkate alınmaksızın, her iki raporda saptanan tutarların birbirine çok yakın olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez keşfe gidilerek yeniden rapor alınmasının usul ekonomisine aykırı olacağı, gizli ayıpların giderilmesi için gerekli bedelin ayrı olarak hesaplandığı birinci rapora itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle birinci rapor yeterli kabul edilerek bu rapora göre hüküm kurulmasının da usul ve yasaya uygun olmadığı-
Tahliye taahhüdünün noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş olmaması ve kiracının taahhütname altındaki imzanın kendisine ait olmadığını bildirmesi halinde davacı kiralayanın icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceği-
Davanın, HMK.'nun 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
Yükleniciden temlik alınan bağımsız bölüm ile ilgili olarak sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin tahsili istemine ilişkin davada, ilk derece mahkemesi tarafından, davacının kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankaya ödemekte olduğu kredi ödemelerinin takdiren teminatsız olarak durdurulmasına karar verildiğinden, davacının kredi taksitlerinin tamamını ödemediğinin anlaşıldığı, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, bankanın kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olarak sorumlu olduğu ve konut kredisi içinde olan kredi faizlerinden de davalı bankanın sorumluluğu kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmesinin gerektiği-
Tenkis davalarında, MK. 564’de öngörülen seçimlik hakkın, ya malı verip bedelini almak ya da bedelini verip malı almak şekilde kullanılması gerekeceği -
Kira alacağından dolayı tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkin davada; davalı kiracının isteme konu kira bedellerini ödemediği saptanıp itirazının iptaline karar verildiğine göre kiralanın tahliyesine de karar verilmesi gerektiği-
Satım sözleşmesine konu malda ayıbın varlığı nedeniyle tüketicinin usule uygun şekilde bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım istemeye yönelik seçimlik haklarını kullanmasında tüketicinin objektif iyiniyet kurallarına uygun davranma yükümlülüğünün bulunduğu, bu nedenle mahkemece her somut olay yönünden ayıbın niteliği gözetilerek tüketicinin, seçimlik haklardan aracın misliyle değiştirilmesi hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı ve tarafların hak ve menfaatinde aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği- Sıra cetveline şikayetlerde İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada yer alan ve kendisine pay ayrılan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- , Haklı çıkan şikayetçinin lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Müddeabihin ıslah yoluyla arttırılması ayrı bir dava ( ek dava )niteliğinde kabul edilmekle, ıslah sırasında, bu miktar için faiz talep edilmemiş ise, davacının faiz talep etmeme yönündeki bu açık tavrına karşın, dava açılırken talep edilen faizin bu isteğe de sirayet edeceği gerekçesiyle, ıslah olunan miktara faiz yürütülmesinin olanaksız olduğu-
Tasarrufun iptali davasına konusu mal borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış ise üçüncü kişi yapılan satıştan elinde artı bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olacağı- Somut olayda; borçlunun borcu nedeniyle yapılan satış sonucu üçüncü kişi konumundaki davalının mamelekinde kalan bir para olmadığı anlaşıldığından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.