İflas talebinin son ilan tarihinden itibaren yasal 15 günlük sürenin geçirilmesinden sonra iflas davasına müdahale talebinde bulunmuş olan alacaklıların verilen kararın temyiz hakkına sahip olmadıkları –İİK.’nun 179. maddesinin “sermaye şirketinin aktifinin pasifini karşılamaması nedenine dayalı iflas istemine ilişkin olduğu-
Defter tutma ve tasfiye süreleri geçtikten sonra, bir icra kovuşturma veya davası sırasında mirasçıların kalıtın borca batık olduğunu ileri sürmeleri üzerine açılacak davaları görecek mahkemenin görevle ilgili yasal ilkelere göre belirleneceği-
"Feragat nedeniyle konkordatonun onanması isteminin reddi" halinde, borçlunun mallarına mahkemece re'sen ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekeceği–
Mirasın reddi davası sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğu, davadan el çekilip, temyiz aşamasında iken davacılardan biri tarafından davadan feragat edilmesi halinde karar verme yetkisi mahalli mahkemeye ait bulunduğundan, öncelikle davacı yönünden feragat hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Takip dayanağı ilamın hasımsız olarak alınmış «hisse senetlerinin pay kuponlarının kaybına ilişkin tespit kararı» niteliğinde olduğundan ilamlı takip konusu yapılamayacağı–
Vakıf senedinde belirtilen meblağdaki kuruluş malvarlığı yerine daha düşük meblağın TL bloke edilmiş olması ile kurucunun 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 9/1.maddesinde sayılan suçlardan mahkumiyetinin olup olmadığı ile yerleşim yeri araştırılmadan tescile karar verilmesinin hatalı olduğu- Yeni kurulan vakıfların mahkeme siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, mahkemenin vereceği tescil kararının kurucu yenilik doğuran bir karar olduğu, yani yeni kurulan vakıflarda, tescile dair kararın tüzel kişiliğin kazanılması için ön koşul olduğu-
Hakim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararında direnebileceği; ancak, bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurması gereken nedenlerden olmaması halinde taraflar veya vekillerinin, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme bozma ilamına uymak zorunda olup önceki kararda direnemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.