Hakemlerin Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme haklarının ve yetkilerinin bulunmadığı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi uyarınca direnmenin, "mahkemelere" özgü bir hukuksal kurum olduğu, hakemliğin ise, aynı yasanın sekizinci babında belirlenmiş ayrı bir kuruluş olup, bu babın, direnme kurumuna yollama yapmadığı, o nedenle hakemlerin, direnme kararı veremeyecekleri-
Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği ve itiraz üzerine hakem kararlarının icrasının duracağı-
Her iki taraf vekillerinin vekaletnamelerinde tahkimden dolayı yetkiler verilmişse de bunların hakem heyetinin tayini, iddia ve savunmaya yönelik olduğu, tahkim usulünü belirleme, uygulanacak kanunu değiştirme gibi yetkileri kapsamadığı, sözleşme ve bu sözleşmeyle kabul olunan tahkimde uygulanacak usulle ilgili değişikliğin ancak yetkili kişiler eliyle ve yine sözleşmede ortaya konulan usulle olanaklı olacağı, taraflar arasındaki sözleşme asıl olup; görev belgesinin değişiklik yapan bir sözleşme veya yeni bir tahkim şartı olarak kabul edilemeyeceği, bunun yanında görev belgesinde imza sahibi vekillerin de bu güce sahip yetkiyle donatılmadıkları, sonuç itibariyle; istisnai bir yol olan tahkimde taraf iradelerinin asıl olacağı ve taraf iradelerinin sözleşmenin akdedildiği tarihte geçerli olan Türk Kanunlarının uygulanması yönünde ortaya konulacakları, bu kanunun da 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu olacağı-
HMK.'nin ilgili hükümleri, ICC Tahkim Kuralları, tarafların sözleşmeye yansıyan iradeleri ve görev belgesi içeriği de gözetildiğinde, tahkim süresinin uzatılması konusunda ICC Divanı'nın kararı varken, Türk mahkemesi tarafından HMK. uyarınca tahkim süresi hakkında karar vermesinin sonuca etkisi olmayacağı, mahkemenin tahkim süresinin uzatılması hakkında ret kararı vermesi üzerine hakem heyetinin yetkisinin ortadan kalktığı düşüncesine bu sebeple itibar edilemeyeceği- Tahkim süresinin ICC Divanı tarafından uzatılmış olduğu, nihai hakem kararının da bu tarih içinde olduğu ve hakem kararının süresi içerisinde verildiği anlaşılmakla, mahkemece davacı vekilinin sair iptal sebepleri üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu kısmi hakem kararı mahiyeti itibariyle tanınabilecek bir karar olduğu gibi, verildiği anda kesin ve bağlayıcı bir karar olduğundan ve ayrıca, New York Sözleşmesi’nin 5. maddesi uyarınca kararın vacibürriaye olması gerektiği belirtildiğinden, işbu kısmi hakem kararının tanıma şartlarının oluştuğu ve davacının da kararın tanınmasını istemekte hukuki yararı bulunduğu nazara alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekeceği-
Hakem Kararına itiraz davası-
Taraflar, tahkim sözleşmesi veya şartında hakemlerin, uyuşmazlığı maddi hukuk kurallarına göre çözümlemelerini öngördükleri takdirde, hakemler bu kurallar çerçevesinde karar vermek zorunda olup; aykırı karar vermenin temyiz sebebini oluşturacağı-
Dava konusu olayda, 5398 sayılı Kanunun ek 36. maddesine dayanılarak tadil edilen imtiyaz sözleşmesinde, hazine payının brüt satışlar üzerinden ödenmesi gerektiği belirtilmiş olup, matrahtan hariç tutulan kalemler de tahdidi olarak sayılmış olmasına rağmen, ara bağlantı tarifelerinin geçmişe etkili olarak uygulanmasından kaynaklanan iadeler (ya da diğer bir kısım Tahkim yargılamasına konu olan distrübütörlere yapılan iskontolar) istisnalar kapsamında sayılmadığı; sözleşme tarihinde ve bu tarihten uzun bir süre öncesinde ve sonrasında da, iadeler ve iskontolar üzerinden de Hazine payı ihtilafsız bir şekilde ödenmiş, ne daha öncesinde ne de protokol ve sözleşme aşamalarında bu konuda herhangi bir muarazanın söz konusu olmdığı; taraflar arasında uzun bir süre içinde bu konuda herhangi bir ihtilaf olmamasına, ara bağlantı tarifelerinin geçmişe etkili olarak uygulanmasından kaynaklanan iadelerin (ya da diğer bir kısım Tahkim yargılamasına konu olan distrübütörlere yapılan iskontoların) matraha dahil edilerek Hazine payının ödenmiş olmasına, 2005 tarihli sözleşme tadilinden sonra da uzun bir süre uygulamanın bu şekilde devam etmiş olmasına, bir GSM şirketinin mali denetçisinin uyarısı üzerine söz konusu ihtilafın başladığı sabit olmasına rağmen, Tahkim Kurulu tarafından tarafların gerçek iradelerine, Türk Hukuk kurallarına ve bu kuralların ihdas amacına aykırı olacak şekilde karar verilmiş olması nedeniyle, söz konusu kararın sonuçları, imtiyaz sözleşmesinin niteliğine, Devletin sürekli bir gelir elde etme amacına, emredici kanun hükümlerine, kamu menfaatine dolayısıyla Türk kamu düzenine aykırı olduğu; mahkemece, sonuçları Türk kamu düzenine aykırı sonuçlar doğuracak olan Tahkim Kararının, ilgili maddelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
Hakem kararlarının Yargıtay tarafından HUMK`nun 533. Maddesinin 1. bendi dışındaki nedenlerden herhangi birisiyle bozulması durumunda yeniden yapılacak hakem incelemesinde bozmanın kapsamı dışına çıkılamayacağı ve bozma dışında kalan kısımlar lehine karar verilen taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağı-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmeli; sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Somut olayda; raporun kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun düzenlenmediği- İtiraz Hakem Heyeti tarafından; maluliyet raporundaki bu eksikliğin giderilmesi için taraflardan alınan süre uzatım muvafakati ile davacı vekiline süre verildiği; verilen sürenin Covid-19 salgını nedeniyle yargıda sürelerin uzatıldığı döneme denk geldiği ve karar tarihi itibariyle de raporun sunulamadığı- İtiraz Hakem Heyeti'nin maluliyet raporundaki usuli eksikliğe ve tamamlanması gerektiğine ilişkin tespit ve kabulü yerinde olmakla birlikte; 5684 sayılı Kanun'un 30/12. maddesi gereği, İHH dosyanın kendisine intikalinden itibaren 2 ay içinde kararını vermek zorunda ise de, bu sürenin tarafların muvafakati ile uzatılmasına yasal bir engel bulunmadığı- Kaldı ki, davanın taraflarından bu hususta daha önce süre uzatım muvafakati alınmış olup, yeniden süre uzatımına gidilmesinin önünde de yasal bir engel olmadığı- Diğer yandan, tüm ülkeyi etkileyen salgın hastalık nedeniyle, rapor düzenleyen hastanelerin çalışmalarındaki aksamaların davacının hakkına halel getirmemesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.