Alacaklının haciz isteminin icra müdürlüğünce yerine getirilmesinin zorunlu olduğu ve icra müdürlüğüne, “haczi talep edilen taşınır, taşınmaz ya da hakların haczinin mümkün olup olmadığı” konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığı, haczedilmezlik iddiasının ancak borçluya tanınan bir hak olduğu ve şikayet üzerine icra mahkemesince bu konuda bir karar verilebileceği-
Emekli maaşının haczedilmesi ve bir süre bu durumun devam etmesi halinde, hacizle tahsil edilmiş olan miktarların geri alınamayacağı; icra işlemine yapılan şikayet tarihinden sonraki miktarların geri alınabileceği-
Borçlu şirkete gönderilen her iki maaş haczi müzekkeresinin de tebliği alan kişinin şirketi temsile yetkili olup olmadığı araştırılmaksızın şirket çalışanına yapıldığı anlaşıldığından, anılan tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu, bu nedenle aleyhe uygulanan haciz işlemlerinin kaldırılması gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden sonra, takip tarihinden itibaren değişen oranlarda faiz uygulanması gerektiğine ilişkin iddianın, borçlu veya alacaklı tarafından İİK'nun 16. maddesi uyarınca icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir husus olduğu, icra müdürlüğünce, talep olmaksızın kendiliğinden takipten sonraki dönemleri kapsayacak şekilde dosya borcunun hesaplanmasına ve alacaklıya muhtıra gönderilmesine karar verilemeyeceği-
Borçlunun 3. kişide parasının bulunması halinde 3. kişiye “haciz ihbarnamesi” yerine “haciz müzekkeresi (yazısı)” gönderilmesi ile bu paranın haczedilmiş sayılacağı, buna karşın 3. kişide borçlunun bir alacağı (parası) yoksa o zaman, 3. kişiye gönderilen “haciz yazısı” ile İİK.nun 89. maddesindeki sonuçların doğmayacağı ve söz konusu paranın haciz yazısına cevap vermeyen 3. kişi zimmetinde sayılmayacağı-
Mahkemenin, "yurt dışından alınan emekli maaşlarının haczinin İİK'nun 83. maddesi kapsamında gerçekleştirilmesi" gerektiği yönündeki gerekçesi yerinde ise de, "haczedilecek miktarın icra müdürlüğünce belirlenmesi" yönündeki gerekçesinin isabetli olmadığı, çünkü şikayet, icra müdürlüğünce yapılan haciz işlemine yönelik olup, sorunun çözümünün yine icra müdürlüğüne bırakılamayacağı-
Boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakasının da istenebileceği-
TBK.'nun 19. maddesine (muvazaa nedenine) dayalı tasarrufun iptali davalarında borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş ve davacının alacağının 'gerçek bir alacak' olması gerektiği- Davanın TBK.'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı olduğu iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amacın, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemelerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamak olduğu-
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 93/1 maddesi uyarınca; sigortalılar ve hak sahiplerine bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin nafaka borçları dışında haczedilemeyeceklerinden, borçlunun “SSK emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması” na yönelik şikayetinin kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.