İbranamenin miktar hanesine "0" rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaş tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediğinin bildirildiği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmadığı; hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararının yerinde olduğu-
Fazla mesai ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davalı işveren tarafından ibraz edilen ibraname ile, davacının 10.03.2008- 30.06.2009 tarihleri arasında çalışmış olduğu döneme ilişkin olarak dava konusu hafta tatili ve fazla çalışma ücretlerini aldığının belirtildiği ve işverenin diğer bir kısım işçilik alacakları ile birlikte bu alacaklar yönünden ibra edildiği; davacı taraf ibraname alınırken iradesinin fesada uğratıldığını iddia etmediği gibi, ibranamedeki imzaya itiraz da etmediği; ayrıca bu ibranamenin davalı savunması ile çelişmediği; bu itibarla, dosya kapsamındaki ibranamenin geçerli olduğu; mahkemece geçerli olduğu anlaşılan ibraname değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre hafta tatili ve fazla çalışma alacakları konusunda karar verilmesi gerektiği-
Kararın gerekçesinde, bilirkişi raporunun hesaplamasına göre karar verildiğinin belirtilmesine rağmen farklı hesaplamaya göre hüküm kurulması gerekçeli karar ile hüküm özeti arasında çelişkiye yol açtığından hükmün bozulması gerektiği-
Davalı tarafından sunulan, davacının imzasını havi ve davacı tarafından imza inkarında bulunulmayan, hile, tehdit ve ikrah yoluyla imzalatıldığı davacı tarafından ispat edilemeyen, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacakları açısından davalı savunması ile çelişmeyen, iş sözleşmesinin feshinden sonra imzalanan ve tüm bu nedenlerle geçerli olan ibra sözleşmesi (ibraname) gereği, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekiline ıslah dilekçesini açıklaması, hangi alacağı ne miktarda arttırdığını açık bir şekilde belirtmesi için süre verip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dosyası işlemden kaldırılmış olan davanın, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebileceği, yenileme dilekçesinin duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edileceği, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davaların, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılacağı ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kaydın kapatılacağı-
Kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Geçerli sözleşmenin ifasının imkânsız hâle gelmesi nedeniyle sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemiyle açılan dava yönünden, sözleşme çerçevesinde ödediği bedelin kendi talebi üzerine davacıya iade edilmiş olması ve bu ödeme sırasında herhangi bir ihtirazî kayıt konulmaması durumunda, dava konusu borcu sona erdiğinin kabul edileceği- "Son içtihatlarda hak sahiplerine taşınmazın rayiç değerinin ödenmesi gerektiğinin kabul edildiği, davacıya sözleşmenin geçersiz olduğu şeklindeki bir kabulle sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ödediği bedelin iadesi yönünde yapılan ödemenin taraflar arasındaki borç ilişkisini tümüyle sona erdirmediği, davalının geçerli sözleşmenin kendi kusuruyla ifasını imkânsız hâle getirmesi nedeniyle davacıya karşı taşınmazın rayiç bedeli nispetinde sorumluluğunun devam ettiği, davacının sözleşmeyle ödediği bedelin kendisine iade edilmesi yönündeki başvurusunun ibra niteliği taşımadığı, sözleşmeye dayalı olarak gerçek zararın tazminini isteyen davacının kısmî ödeme sırasında ihtirazî kayıt sunmamış olmasının davalıyı borç yükünden kurtarmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemi-
İ. sözleşmesinin, ancak tarafların imzasını taşıyan yazılı delille kanıtlanabileceği- Yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa, HMK. mad. 202 uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Davacı ve davalılardan üçü dışında diğer taşınmaz malikleri olan davalılar ve son tapu maliki arasında yapılan taşınmaz devrinin davacıya iade etmek şartıyla inançlı temlik sebebiyle tapunun devri yapıldığına dair bu davalıların imzasını içeren yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge mevcut olmadığından, "son tapu maliki" olan davalıya, dava konusu taşınmazı satış suretiyle devir eden davalının "yapılan satışın muvazaalı olduğuna dair" imzalı beyanı ancak kendisini bağlayacağı, bu davalının beyanının da son tapu maliki davalı yönünden yazılı delil veya delil başlangıcı sayılacak bir belge olmadığı, bu nedenle davacı ile son tapu maliki davalı arasında inançlı temlik sözleşmesinin yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlanamamış olduğu ve bu durumda; tapu iptal ve tescil davasının reddi ile davacının terditli tazminat talebi yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Yayın zamanında görünürde var olan, sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınının sorumluluk doğurmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.