Beyan ve savunmasında 'dava konusu bononun satım ve ortaklık ilişkisi nedeniyle kendisine verildiğini' belirtmiş olan davalının, bonodaki 'nakden' kaydını talil etmiş sayılacağı-
Davacı mirasçıların "bedelsizlik" ve "muvazaa" iddiasıyla açtığı bonodan dolayı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin davada, HMK. 201 uyarınca, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemleri, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile, ancak senetle ispat edilebileceği- Senede karşı "senetle ispat" kuralının senedin tarafları için geçerli olduğu- Mirasçıların "külli halef" sıfatıyla senede karşı dava açmaları hâlinde, iddialarını ancak "yazılı delille" ispat edebileceği- Mirasçıların küllî halef sıfatıyla değil de, (eldeki davada olduğu) sadece kendi miras haklarına dayanarak dava açmaları durumunda ise, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmadığı, muvazaa iddialarını HMK. 203/d gereğince tanıkla ispat edebileceği- "Eldeki davada muvazaa iddiasının hukukî temelinin bulunmadığı ve davanın bedelsizlik iddiasına dayalı olduğu, davacı mirasçıların kendi haklarına dayanarak böyle bir davayı açamayacakları, dolayısıyla tanık dinlenilerek hüküm kurulmasının mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Nakden kaydını taşıyan bononun mal bedeli karşılığı düzenlediğini savunarak bonoda gösterilen düzenlenme nedenine aykırı beyanda bulunan davalı alacaklının bu beyanı ile menfi davasındaki ispat külfetinin de davalı-alacaklıya geçeceği-
Ön raporda eksik olduğu belirtilen bazı belgeler henüz ibraz edilmeden yeterli inceleme yapılmadan hazırlnan bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli sayılmayacağı-
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde senet metinlerinde “nakden” kaydı bulunduğundan ispat külfetinin davacıda olduğu, davalı senet lehtarı F. Ceritoğlu senetlerin veriliş nedenini talil etmediği, her ne kadar tanıklar dinlenmiş ve davacı da borç para almadığı konusunda yemin etmiş ise de uyuşmazlığın niteliğine göre davacının davalıya yemin teklif etme hakkının olduğu, davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmadığı gerekçeleri ile sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davanın alacak davası niteliğinde olmadığı, tanık ve delil toplanmasının dava niteliği itibariyle mümkün bulunmadığı, yapılan itirazın "alacağın ödendiği" yolunda olduğu gerekçesiyle "itirazın reddine" karar verilmesi gerekeceği-
Davalının C.Savcılığı ve mahkemedeki beyanı gözetildiğinde, dava konusu bonodaki veriliş nedeni olan nakden kaydını talil ettiği, bir başka deyişle değiştirdiği anlaşıldığından, davalının “davacı yana nakit para verdiğini” usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; bonoda ihdas nedeni bölümünde “nakden” kaydı bulunmasına rağmen senedin “verilen hizmet karşılığı” düzenlendiğini savunarak ispat külfetini yüklenen davalının savunmasını kanıtlayamadığı gözetilerek, “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.