Kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de eşine şiddet uyguladığı, eşini tehdit ettiği, bağımsız bir konut temin etmediği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği; davacı karşı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olup, TMK. mad. 174/1-2 koşulları oluştuğundan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilip değiştirilemeyeceğinden (HMK. md. 141/1), tahkikat duruşmasında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamının talebi ile iddianın genişletilmesinin mümkün olmadığı-
Olayın oluş şekli, olay tarihi ve tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarı fazla olduğundan, haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacı yararına daha az miktarda manevi tazminata takdir edilmesi gerektiği-
Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğundan davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çok olup; daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekeceği-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı erkeğin eşini hırsızlıkla suçladığının, eşinin ailesine hakaret ettiğinin ve eşini sürekli aşağıladığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği- Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda, taraflar eşit kusurlu değil iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına takdir edilemeyeceği-
Avukat ve müvekkil arasındaki ilişkinin temeli “güven” unsuruna dayalı olup, davacı avukatların, davalı müvekkilleri ile arasında husumet bulunan dava dışı kardeşinin de vekilliğini üstlenmiş olmaları ve davalının bu durumu kabul etmediğini bildirmiş olmasına rağmen, davalının hasmı durumunda olan kardeşi ile vekalet ilişkisini sona erdirmemiş olmalarının, davalı müvekkilin avukatına olan güvenini sarsan, vekilin sadakat borcuna aykırı davrandığını gösteren bir husus olduğu ve davalının davacı avukatları haklı olarak azlettiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Dosya kapsamından tarafların birbirlerine karşılıklı hakarette bulundukları, kocanın davacı kadına birçok kez şiddet uyguladığı, davacı kadının da sadakatsiz davranışlarda bulunduğu dolayısıyla eşlerin birlikte yaşamaya zorlanamayacağına-
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği- Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda kocasına ve onun ailesine sürekli hakaret eden ve kocanın annesini döven, evden dışarı atan kadının kusuruna karşılık, eşine şiddet uygulayıp evden kovan ve başka bir kadını eve getirip birlikte yaşayan koca daha ziyade kusurlu olup, tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı- Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerektiği-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
HGK. 08.10.2019 T. E: 4-203 , K: 1002-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.