Muvazaa nedenine dayanan sıra cetveline itiraz davalarında isbat yükünün davalı-alacaklıda olduğu, davalı-alacaklının alacağının varlığını «takipten önce düzenlenmiş, usulüne uygun ve birbirini doğrulayan belgelerle» kanıtlaması gerekeceği—
- 19. HD. 05.05.2010 T. 3269/5499
- 19. HD. 09.03.2006 T. 188/2275
- 19. HD. 16.02.2006 T. 10639/1471
- 19. HD. 02.02.2006 T. 9200/791
- 19. HD. 10.11.2005 T. 5298/11001
- 19. HD. 10.02.2005 T. 3604/1046
- 19. HD. 12.11.2004 T. 9784/11359
- 19. HD. 08.07.2004 T. 6717/8139
- 19. HD. 06.07.2004 T. 6256/8106
- 19. HD. 22.04.2004 T. 9221/4635
- 19. HD. 29.11.2001 T. 5634/7925
- 19. HD. 17.05.2001 T. 2296/3719
- 19. HD. 19.04.2001 T. 1723/3037
İhtiyati haczin, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiri olduğu- Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacının, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmak olduğu- Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerektiği- Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirdiği (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33)- İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerektiği-
Üçüncü kişinin İİK'nun 89/4. maddesi gereğince gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan dolayı İİK'nun 338. maddesi uyarınca cezalandırılması isteminde de bulunduğu anlaşıldığından temyiz incelemesinin 11. CD.'nce yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının açılma koşullarından birisinin de "takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunması" olduğu, borçlunun itirazı üzerine alacaklının açtığı itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacağın kesinleşeceği; davacının maddi bir vakıa olarak kazanç elde etme amacıya borçluya borç para vermiş olmasının yani tefecilik yapmış olmasının davamız açısından önem taşımayacağı, bu durumun davacı ile davalı borçlu arasında muvazaalı bir alacak oluşturduğu sonucunu doğurmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.