İşe iade davasının sonuçlanmasından sonra açılan alacak davasının belirsiz alacak davası olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9.6 maddesinde düzenlenen lisans kaybı tazminatının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Borçlu hakkında 6183 sayılı yasa kapsamında 3 ayrı takip başlatıldığı, borçlunun taşınmazının haczedildiğine ilişkin tapuya yazılan müzekkerede 3 ayrı takibin tevhit edildiği ve Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gönderilen haciz bildirisinde 2007/19236 tevhit numarasının bildirildiği ve alacak tutarınında 12.737,00 TL olarak açıklanmış olması karşısında sıra cetvelinin iptali davasının yerinde olmadığı-
Mahkemece bilirkişinin maddi hata sonucu bir milyon yerine bir milyar rakamını rapora yazdığı belirtilerek bir milyara göre ödenen ve ödenmeyen miktarları tesbit etmiş ve aradaki fark üzerinden hüküm kurmuş olup; Yerel mahkemenin bilirkişi raporunda belirtilen rakamlardaki maddi hatanın düzeltildiğini ve sonlarına gerçeğe uygun olarak üç sıfır konulmak suretiyle bulunan miktarlar esas alınarak hüküm vermesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
«Hakkın kötüye kullanılması» (dürüstlük kuralı)na ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi Kararları–
İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının belirli olduğunu düşünmenin isabetli olmadığı, izin ücreti bakımından da durumun aynı şekilde olduğu- Fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının da davanın başında belirlenmesinin mümkün olmadığı- İşçilik alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu-
Tasarrufun iptali davasında, hem alacaklı hem de borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde karşılaştırmalı olarak inceleme yapılarak takip konusu borcunun var olup olmadığı ve neye dair olduğu tesbit edilerek, sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu edilen işçi alacaklarının hesabına esas ücret miktarı belirsiz olup, ücretteki belirsizlik alacakların miktarını etkileyeceğinden dava konusu edilen alacakların belirsiz olduğunu kabul edilmesi gerektiği- Davanın kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporundan sonra davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava konusu edilen bazı alacakların miktarını arttırdığı görülmekle, dava, karar ve Özel Daire bozma karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK. mad. 109/2 uyarınca alacaklar belirsiz olduğundan davacının kısmi dava açmasının mümkün olduğu- Davalı banka "bordrosu sunulan işçilerin aynı ünvanda kadro tanımlaması olmadığından muadili olan ve davacı ile aynı işi yapan, aynı özellikte emsal işçi tanımlaması ile işe devam ettiklerini" belirterek ek rapora itiraz etmiş olduğundan, sendikanın bildirdiği ücretin emsal ücret olamayacağı, öncelikle davalı Banka vekilince bordroları sunulan işçilerin davacının emsali olup olmadığı ile ilgili olarak bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak bu işçilerin davacının emsali işçi olmadıklarının anlaşılması hâlinde, geçersizliği tespit edilen fesih tarihi olan ile davacının işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshedilmiş sayıldığı tarih arasındaki süreçte davalı işyerinde ücret ve ekleri yönünden genel artış yapılıp yapılmadığı sorularak varsa buna ilişkin kayıtların getirtilmesi suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Geçersiz sayılan fesih tarihini izleyen dört aylık süre esas alınarak hesaplanması gereken boşta geçen süre ücreti mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda davalının kabulünde olan aylık brüt 857,00TL üzerinden hesap edilmiş olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyizi olmadığı, kararın davalı Bankanın temyizi üzerine davalı lehine bozulduğu dikkate alındığında, yapılacak emsal ücret araştırması ile belirlenecek ücret düzeyine göre hesaplama yapılırken (yapılan araştırma sonucunda tespit edilecek ücretin davalının kabulünde olan miktarın üzerinde olması hâlinde) bu hususta davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu-
Dava konusu gayrımenkulün davadan önce davalı müteveffa tarafından dava dışı şirkete satıldığı, borçlu ile 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlunun veya 3.kişinin dava dilekçesinde yer almaması halinde yer almayan tarafa dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği, tüm deliller değerlendirilerek 6183 Sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hizmet akdinin tarafı olan işçinin, sözleşmenin haklı feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebileceği- Çalışma gücü serbest kalan işçinin, mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorunda olduğu ve o işten sağlayacağı kazancının, işverenden alacağı ücretten indirileceği- İşçinin bu dönem içerisinde kazanacağı para göz önüne alınarak, işveren ile yapılan sözleşmeye konu işi yapmaması nedeniyle tasarruf ettiği giderlerin de ücretten indirileceği- İşçinin kazanmaktan kasten kaçındığı paraların da mahsup işlemine tabi tutulacağı ve böylece işçinin zararın artmasına yol açacak davranışlarının önleneceği- Teknik adam olan davacının ihtarına rağmen sözleşmeden doğan alacağının ödenmemesi üzerine sözleşmeyi makul süre içinde haklı olarak feshetmekle, kalan sözleşme süresine ilişkin olarak fesih tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü gerektiği- Davacı teknik adamın mesleki birikimi ve tecrübesi itibariyle sözleşmenin feshedildiği dönem göz önüne alınarak davacının aynı veya pek yakın koşullarda ne kadar süre içerisinde iş bulabileceği ve ne oranda kazanç sağlayabileceği tespit edilerek söz konusu dönemde davacının kazanmaktan bilerek kaçındığı kazanç ile sözleşmeye konu işi yapmaması nedeniyle tasarruf ettiği giderlerin de ücretten mahsup edilerek diğer taraf aleyhine haksız ve sebepsiz zenginleşmesine sebep olmayacak şekilde hakkaniyete uygun bir tazminat belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.