Alacaklının, İİK. 89/IV uyarınca «üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunmasından dolayı tazminatla sorumlu tutulması» için icra mahkemesinde açtığı davada genel hükümlere göre yargılama yapılarak tacir olan tarafların ya da üçüncü kişi kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
Bozma kararına uymuş olan mahkemenin, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği- Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde kooperatif tarafından davalı 3.kişiye yapılan ferdileştirmeye ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra takibine konu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı borçlu kooperatif ile 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakla yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilirken davalıların  müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu ve üçüncü kişi arasında alacak-borç ilişkisinin bulunmasının tarafların birbirlerini tanıdıkları ve üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabulünü gerektireceği, bu halde işlemin İİK’nun 280/1. maddesi kapsamında iptali ile dava İİK’nun 283/2. maddesi gereğince bedele dönüşeceğinden, taşınmazın dördünce kişiye satıldığı tarihteki değerinin davalı üçüncü kişiden alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline konu edilen taşınmazın satışı davacı banka tarafından yaptırıldığına göre davacının İİK’nın 138.maddesi uyarınca satış bedeline ilişkin masraflarla ilgili olarak öncelikli tatmin edilme hakkının bulunduğu- Davacı tarafından dava konusu alacağın esasına ilişkin itirazlar da bulunması nedeniyle usulünce bilirkişi incelemesi yapılarak bu alacağın gerçek miktarının belirlendiken sonra 1. sıra ipotek alacaklısı olan davalıya ödeme yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu hisse senetlerinin rayiç bedelle borçlu tarafından davalı şirkete devredildiği bilirkişi raporu ile belirlenmiş ise de; gerek davalı şirket vekilinin savunması, gerekse davalı şirket or­takları ve yönetim kurulu üyeleri (borçlunun ailesine alt şirket) ile borçlu arasındaki yakın akrabalık bağının varlığı nedeniyle davalı 3.kişi şirketin borç­lunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğunun kabulü gerektiği- Davalı 3.kişi şirket.vekili "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığını" savunduğundan, mahkemece adı geçen davalının bu yöndeki savunmasının mevcut delillere göre değerlendirilmesi gerektiği- Takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığının belirlenmesi halinde ise davanın önşart yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalının, davacıyı Bağ-kur'da tanıdık adamları olduğundan bahisle  emekli ettirebileceğini söyleyerek hileli davranışlarla kandırmak suretiyle 53.500 TL'sini aldığı, ancak emeklilik işlemlerini yapmadığı gibi parasını da iade etmediği eylemi ceza davası sonucu sabit olmuş olup, takibin dayanağını davalı tarafından iade edilmeyen 53.500 TL alacak oluşturduğundan, dava konusu alacak miktarı başlangıçta belli diğer bir ifadeyle alacak likit olup,  davalının takibe itirazında haksız olduğu anlaşıldığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Senedin tasarruf tarihinden önceki bir ticari ilişkiye dayalı olduğunun da ispat edilememiş olması Mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerine uygun olarak tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı (davacının alacağının gerçek olması, takibin kesinleşip kesinleşmediği, icra dosyasından usulüne uygun alınmış aciz vesikası olup olmadığı, borcun doğumun tasarruf tarihinden önce olup olmadığı) irdelemeksizin gerekçede 278-279-280 md. tartışılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taşınmazı borçlulardan değil de, dava dışı birinden banka kredisi ile alan ve borçlular ile tanışıklık ve akrabalığı bulunmayan davalı üçüncü kişi hakkından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Adresinde yapılmış bir haciz olmayan ve hakkında alınmış bir aciz belgesi de bulunmayan borçlular aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Nüfus kayıtlarının davacının talebi gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın, dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerekeceğinden, gerçek anne ve babanın tespitine ve soybağının kurulmasına dair istemin çözümünün öncelik taşıması nedeniyle, her iki davanın birlikte açılması halinde görevli mahkemenin aile mahkemesi olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.