Davacının «davalının borcunu süresinde ödememesi nedeniyle -bu parayı ihracat işinde kullanamamış olmasından dolayı- faizi aşan bir zarara uğradığını» ileri sürerek iflas yoluyla takip yapıp sonradan iflas davası açmış olması halinde, mahkemece davacının «zamanında tahsil edemediği parayı ihracat işinde kullanılacağına» ilişkin iddiası ile ilgili delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra munzam zararın varlığı anlaşılırsa bunun miktarı saptanıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği—
İflasın kapanması taleplerinin, ihtisas mahkemelerinin görevleri arasında yer aldığı- Talep tarihinde ihtisas mahkemeleri yürürlükte olduğu anlaşılmakla ve iflas kararının daha önceden başka bir mahkemece verilmiş olması, iflasın kapanmasında ihtisas mahkemeleri dışında bir başka mahkemenin görevli olacağı anlamı taşımayacağından, mahkemece, görev ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verilmiş olmasında bir yanlışlık görülmediği-
Taraflar arasındaki iflas davası-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinden vazgeçilerek haciz veya iflas yollarından birine dayanılarak -İİK. 43’e göre- takip yapılamayacağından alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibi iflas yoluna çevirerek iflas davası açamayacağı—
Depo kararında, takip konusu borç ve fer'ilerinin ne olduğunun açıkça gösterilmesinin ve 7 gün içinde depo edilmemesi halinde, iflasa karar verileceği meşruhatının yer almasının gerektiği-
Dava genel iflas yolu ile yapılan takibe yapılan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkin olup, mahkemenin toplanan delillere, bilirkişi raporu doğrultusunda tebliğ edilen depo emrine göre ödeme yapılmamasına ve yetkisiz olduğu yargılama ile anlaşılmasına rağmen, karardan hemen önce yetkisiz yerde açılan iflasın ertelenmesi davasının, yargılamanın uzatılmasına matuf olduğu ve bu nedenle sonucun beklenilmesine gerek bulunmadan “davalının iflasına” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Kooperatifin, ortağından olan alacağının tahsili bakımından icra dairesinin yetkisinin kesin yetki olmadığı- 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 7. maddesi uyarınca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesinde gösterilen faiz oranı sınırlamasının derdest davalara da uygulanacağı-
İflas davasına bakacak mahkeme için «yetki sözleşmesi» yapılamayacağı—
İİK. mad. 165 uyarınca, iflas davalarında karar verildikten sonra davadan feragat edilmesi mümkün değil ise de, taraflarca iflas kararına esas borcun davalı tarafından karar tarihinden önce ödendiği beyan edildiğinden, bu beyanlar üzerinde durularak, ödemeye ilişkin belge ve delillerin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.