Kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, bedel talebine yönelik yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğine göre davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesi gereğince -davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı- vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Davalı şirket tarafından yapılan viyadük ve yol çalışması sırasında, dinamitleme ve çakıl üretme makinelerinin çıkardığı tozların, rüzgarın da etkisi ile kendisine ait zeytin ağaçlarının üzerinde biriktiğini bu suretle, ağaçların yeni filizler çıkarmasına, büyümesine, çiçek açmasına ve döllenmesine mani olarak ürün kaybının oluşmasına sebebiyet verildiğini belirterek, bu zararın davalıdan tazminine-
Muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmesi ile, ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma mercii ile süresinin, bunun yapılmamasının sonuçlarının net biçimde açıklanması gerektiği, örneğin, “dosyaya yatırılması” şeklindeki ifade tarafın yanılmasına neden olabileceğinden, bu ifadeyi taşıyan muhtıranın geçersiz olacağı-
Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, HMK'nun 119. maddesi gereğince; davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi, verilen bu süreden sonra, davacının talebini açıklamasına göre bir yol izlenmesi, eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte; gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği- Somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf, dava dilekçesinde, işsizlik sigortası nedeniyle ödenmesi gereken sigorta tazminatını talep ettiği, davacının elindeki belgelerle işsiz kaldığı sürenin ve tazminatın belirlenebilir nitelikte olduğundan, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından aciz vesikasının sunulmadığı ve delil ibraz edilmediğinden, tasarrufun iptali davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Şikayetçi borçlunun şikayet dilekçesinde tanık deliline dayandığı anlaşıldığından, belirttiği tanıkların isimlerini bildirmesi için kesin süre verilerek tanıklarını bildirdiği takdirde dinlenerek fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılması gerekirken eksik incelemeyle ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemede görülen davada yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında; davacının kendisine ait gecekondu evde eşi ve 2 çocuğuyla ikamet ettiğinin, işsiz olduğunun, geçimini kardeşlerinin yardımıyla sağladığının, oğlunun lise öğrencisi olup şu anda yürüyemez durumda bulunduğunun, kızının ilkokul öğrencisi olduğunun ve yine diğer davacının ev hanımı ortaokul mezunu olduğunun, psikolojik tedavi gördüğünün, eşiyle birlikte gecekonduda yaşadığının, üzerine kayıtlı menkul ya da gayrimenkul bulunmadığının tespit edildiği, ayrıca; davacılar üzerlerinde kayıtlı gayrimenkul (Davacının ikamet ettikleri gecekondu dışında) bulunmadığı, sigortalı olarak çalışmadıkları ve vergi dairesinde mükellefiyet kayıtlarının bulunmadığına dair evrakları da sundukları, davacıların; mahkemece adli yardım talebinin reddine gerekçe gösterdiği yerel mahkemede görülen davada hükmedilen tazminat alacağını davalı borçlu şirketten karşılayamadığı ve işbu tasarrufun iptali davasını da bu alacağı tahsil edemediğinden açmış olup, ayrıca hesap edilen harcın yüksek olduğu; davacıların bu bedelleri dava harcı olarak ödemesini beklemenin hakkaniyete uygun düşmeyeceği dikkate alındığında, adli yardım talebinin reddinin somut olayın özellikleriyle bağdaşmadığı-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.