«Muris muvazaası»na dayalı davalarda muvazaaya «karine» teşkil eden bulgular ve mahkemece araştırılacak hususlar («Miras bırakanın satma gereksinimi içinde bulunmaması»nın, «satışların düşük değerle gerçekleştirilmiş olması»nın, «mirasçılardan mal kaçırma, onları miras haklarından yoksun bırakma amacıyla hareket edilmiş olması»nın, «satış bedelinin,miras bırakanın ölümünden sonra terekeden çıkmamış olması»nın, «miras bırakanın, sattığı taşınmazda ölünceye kadar oturmaya devam etmiş olması»nın, «davalının satış bedelini ödeme gücüne sahip olmaması»nın vb. miras bırakanın muvazaalı işlem yapma kasdını göstereceği)-
Evli bir erkekle birliktelik yaşayan kadının manevi tazminat sorumluluğu bulunmakta ise de şayet koca boşanma davasında bu eylem nedeniyle eski eşine manevi tazminata mahkum edilmişse eski eşin artık haksız fiil sorumlularından ikinci kez tazminat alamayacağı-
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinin; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMKm.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağladığı, şu halde Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanmasının gerekeceği-
“Kayıt düzeltilmesi” davalarında husumet–
Evlilik dışında doğan çocuklar yönünden; annenin, babadan nafaka isteyebilmesi için, baba ile çocuk arasında soybağının kurulmuş olmasının zorunlu olduğu, zira, davalı babanın çocuğun bakım ve korunması için gerekli giderleri karşılama yükümlülüğünün, soybağının hüküm ve sonuçlarından olduğu, çocuk ile baba arasındaki soybağının ise, babanın anayla evlenmesi, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulacağı-
Babanın nüfusuna tescil edilen evlilik dışı çocuk için, velayet dü-zenlenmesi yapılıp, kendisine velayet verilmeyen taraf aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği–
Velayetin değiştirilmesi istemli davada, davacı ile çocuk arasında soybağının kurulmadığı, davacının, çocuğun velayetini istediğine ve beyanda bulunarak "kendisinin evlilik dışı ilişkisinden olduğunu" bildirdiği; bu talep "tanıma" beyanını (TMK. md. 295) da içerdiğinden, davacının tanımaya ilişkin beyanını TMK 296. maddesi uyarınca çocuğun ve davacının kayıtlı bulunduğu nüfus müdürlüğüne bildirmek ve bu işlemin sonucunu beklemek; daha sonra da, tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilip; velayet konusunda bir karar vermekten ibaret olup, bu yönde işlem yapılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Babası tarafından henüz tanınmamış ve annesinin bekarlık hanesinde kayıtlı çocuğun annenin soyadını taşıyacağı-
TBK. mad. 58'e göre,davalının davacı ile kendisinin evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile birlikte olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Boşanma dosyası içeriğinden ve eldeki dosyadaki tanık beyanları ile internet üzerinden yapılan yazışmalardan davacının eski eşi ile davalı arasında bir ilişki olduğu ve bunun aile mahkemesince boşanma sebebi olarak kabul edildiği, bu durumda, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu olduğundan, yukarıda anlatılan hususlar gözetilerek, boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere uygun tutarda bir tazminat ödetilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.