8. HD. 19.01.2017 T. E: 68, K: 471-
Davacı, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır- Mahkemece eksikliğin ne sebeple doğduğu konusunda fen bilirkişisinden rapor alınmış ise de, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 27.09.2013 tarihli raporda tesis kadastrosu sırasında zeminde doğru okunan poligonların yanlış tersimi sonucu hatanın meydana geldiği, uygulama kadastrosu ile yapılan ölçümün doğru olduğu belirtildiği hâlde, 20.11.2013 tarihli ek raporda, taşınmazın miktarındaki 777,53 m2'lik eksikliğin, tesis kadastrosu sırasında davacıya ait eski 447 (yeni 284 ada 6 sayılı) parsel içinde kaldığının ifade edildiğinin görüldüğü- Bu durumda davacı parselinde meydana gelen yüzölçümü eksikliğinin uygulama kadastrosundan mı, mülkiyete ilişkin bir ihtilaftan mı kaynaklandığı hususunda tereddüt hasıl olduğundan bu durumun açıklığa kavuşturulması gerektiği- Uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan ve bilirkişinin raporu ile ek raporu arasındaki çelişki giderildikten, uyuşmazlığın uygulama kadastrosundan mı mülkiyete ilişkin itirazdan mı kaynaklandığı belirlendikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Fakat değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği-
Yapılacak incelemelerle birlikte santral kaynaklı bir zarar doğduğu sonucuna varılması durumunda; zarar hesaplaması yapılırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelir belirleneceği ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin veriler esas alınacağı-
“İflasın ertelenmesi”nde olduğu gibi “iflasın ertelenmesinin uzatılması”nda da borca batıklığın tesbiti sırasında kaydi değerlerin değil rayiç değerlerin esas alınması gerekeceği-
Haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemi-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ileriye etkili feshi ve tasfiyesi istemi- Eldeki davada ileriye etkili fesih sonucu yapılacak tasfiye işlemlerinin, yükleniciden dava konusu bağımsız bölümleri satın alan üçüncü kişilerin, arsa maliki ile yükleniciler aleyhine açtığı tescil davasını etkileyecek nitelikte olduğu- Eksik ve ayıplı iş bedeli depo ettirilmiş ise bu bedelin eldeki dosyada belirlenecek eksik ve ayıplı iş bedelini karşılayıp karşılamadığının incelenip eksik kalan kısım varsa yükleniciye depo ettirilerek; diğer dosyalar karara bağlanmamış ise bu dosya ile birleştirilmesinin sağlanması, eldeki dosyada ileriye etkili fesih sonucu yapılması gereken tasfiyeye bağlı olarak eksik ve ayıplı işler bedelinin belirlenip yükleniciye ve/veya yükleniciden taşınmaz satın alan 3.kişilere depo ettirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalının dava konusu 28.02.1990 tarihli sözleşmenin altındaki imzanın kendisine ait olmadığı itirazında bulunduğu, grafoloji ve sahtecilik bilirkişisinden alınan raporda da imzanın davalıya ait olmadığı kanaatine varıldığı ancak davacının eşinin özel belgede sahtecilik suçundan yargılandığı, eldeki dosyada alınan bilirkişi raporu ve ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğu anlaşıldığından, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan Genişletilmiş Uzmanlar Heyetince düzenlenecek bir raporla 28.02.1990 tarihli sözleşmedeki imzanın davacının eşinin elinden çıkıp çıkmadığı hususunun kesin olarak belirlenmesi gerektiği-
Arsa maliklerince yüklenici aleyhine eksik işlerin tespit ve tazmini istemiyle Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı ve anılan davada eksik iş bedellerinin belirlendiği anlaşılmasına göre, sözleşmenin asıl tarafları arasındaki bu davada verilecek kararın, yüklenici adına yetkiye istinaden dava açan davacının durumunu etkileyeceğinden usul ekonomisi de gözetilerek davaların birleştirilerek görülmesinin imkanı bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi olmadığı takdirde o davanın sonucunun beklenmemesinin doğru olmadığı-
Rücuen tazminat davası-
Asıl dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.