Davacı tapu malikinin noter huzurunda imzalamış olduğu muvafakatname ile, davaya konu taşınmaz üzerinden davalının ihtiyacı olan elektrik direği ve havai hattın davalının ihtiyacını gidermek üzere ücretsiz olarak geçirilmesine muvafakat ettiği, davalı tarafından dosyaya üç adet adi yazılı ve tarihsiz sözleşme sunulduğu, bu sözleşmelerde davacının kiraya veren, davalının da kiralayan sıfatıyla imzalarının yer aldığı, davacı tarafın bu belgelere itirazı olmadığı fakat kendisine ödeme yapılmadığına yönelik itirazı olduğu, davacının el atmanın önlenmesi ve kal istemli davayı açmakla muvafakati geri aldığı, davacının mülkiyet hakkına dayanan elatmanın önlenmesi kabulüne karar verilmesi, işyeri faaliyetinin sona erdiği tarih ve davacının talebi de dikkate alınarak davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi, keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, davalının işyeri faaliyeti devam ederken kullandığı elektrik direklerine ait havai hattın, işyeri faaliyeti sona ermiş olsa bile, davaya konu parsel üzerinden geçtiği sabit olduğuna göre, havai hattın kaldırılmasına yönelik kal talebinin de kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Köy sınırları içinde olup “tepe” görüntüsü arzeden taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu-
Taşkın yapı sahibinin taşkın yapıyı yaptığı sırada taşınmazın kendine ait olduğu veya ileride tarafına devredileceği düşüncesiyle bina yapması gerekeceği ve yapılan bu binanın da imar planına aykırı biçimde bulunmamasının gerekeceği-
Yargısal içtihatlarda yapılan tanıma göre paydaşlar arasında fiili taksim bulunduğu takdirde önalım hakkının kullanılmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun kabul edilebilmesi için, yasal önalım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu bir taşınmazın varlığının, bu taşınmazın, paydaşlarca kendi aralarında taksim edilmesi ve davacı ve davalıya pay satan paydaşın taşınmazın belirli bir kısmını kullanmalarının gerekli ve yeterli olduğu, paydaşlar arasında fiili taksim bulunması hâlinde yasal önalım hakkının kullanılamayacağına dair bir yasa hükmü bulunmasa da, taşınmazda fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun korunmasının,TMK’nın 2’nci maddesinde tanımını bulan dürüstlük kuralının gereği olduğu, zira TMK’nın 2’nci maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kurallarına uyması zorunluluğunun getirildiği, uyulmamasının yaptırımı olarak da hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağının belirtildiği, bilindiği üzere hakkın açıkça kötüye kullanıldığı tüm hâllerde dürüstlük kuralına da aykırılığın söz konusu olduğu, fiili taksimin hukuki dayanağını da TMK’nın bu maddesinin oluşturduğu, nitekim öğretide paylı mülkiyette fiili taksim durumu Yargıtay kararlarından bağımsız olarak tanımlanmamış olup yalnızca yasal önalım hakkının dürüstlük kuralına aykırı kullanımlarından biri olarak nitelendirildiği-
Hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmasının zorunlu olduğu-
Bilirkişi raporunda, ... parselin olması gereken koordinat ve ölçek bilgileri ile kamulaştırmada sayısallaştırma yapılırken esas alınan hatalı koordinat ve ölçek bilgilerin açıklanmadığı , bu bilgileri içeren dayanak belge ve krokiler gösterilmediği ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı olmadığı- Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak davacının iddiası da dikkate alınmalı, ... parselde gerçekleştirilen 20.05.2008 tarihli imar işlemi öncesi ve sonrasına göre davacı ve davalı parsellerin koordinat ve ölçek bilgileri gösterilmeli, imar işlemi ve kamulaştırma işlemindeki sayısallaştırma metodları , tekniği, dayanak verileri ve belgeleri açıklanmalı, ... parseldeki kamulaştırma işlemi ile ilişkilendirilerek davacının iddia ettiği taşınmazdaki eksikliğin ne suretle meydana geldiği tam ve net bir kanaat uyandıracak şekilde tespit edilmesi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemi-
Mecra hakkı tesis edilecek taşınmazların tapulu olması gerektiğinden bilirkişi raporuna göre mecra hakkı tesisin edilen yerin Hazineye ait ve tapusuz olduğu anlaşılan su arkından geçirilmesine karar verilmesinin doğru olmayacağı-
El atmanın önlenmesi istemine ilişkin olarak harcı yatırılmak suretiyle yöntemince açılan bir dava bulunmadığından bu yönden bir talebin kabul edilemeyeceği- Yeni çıkmış kanun gereğince ilin mülki sınırları belediye sınırları kabul edildiğinden ve taşınmazın bulunduğu tüzel kişilik kaldırılarak belediyenin mahallesi haline dönüştüğünden yasal hasımla birlikte onların da davaya dahil edilmesi gerektiği-
Orman kadastrosuna itiraza-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.