Kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili ile taşınmaza vaki el atmanın önlenmesi istemine ilişkin davada Anayasa Mahkemesi’nin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ilgili hükümlerine ilişkin vermiş olduğu iptal karar sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olacağı, bu sebeple yeni yasal durum dikkate alınarak yeniden inceleme yapılması gerekeceği-
Tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunun saptanması halinde çekişmeli yerin ifrazının mümkün olup olmadığının 3194 Sayılı Yasa'nın 15. ve 16. maddeleri gereğince Encümen Kararına dayalı olarak belirlenmesi gerekirken İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 21/01/2013 tarihli yazısı ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı tespit edildikten sonra ecrimisil yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de isabetsiz olduğu-
Kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi ve yeniden tespiti ile tapu iptali ve tescil istemi-
Üzerinde halen Büyükşehir Belediyesi’ne ait itfaiye binasının bulunan taşınmazın ilçe belediyesine devri gereken yapılar kapsamında olmadığı- Tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada, hükümde keşif sonrası alınan fen bilirkişisi raporundaki krokiye atıf yapılmadığı gibi; yıkılacak bölümlerin de belirtilmediği görüldüğünden, hükmün bu hali ile infaza elverişli olmadığı- Yıkım bedelinin infaz aşamasını ilgilendirdiğinden, yıkım bedeline hükmedilmemesi gerektiği-
Davadaki maddi tazminat talebi yönünden üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak zarar bulunup bulunmadığının, varsa niteliğinin belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İmar ihyaya muhtaç yerlerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılmasının mümkün olduğu-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı-
Mahallinde yapılan keşif sonucunda hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide 4 no'lu güzergahtan mavi renkle gösterilen bölümden geçit hakkı tesisinin uygun olduğu belirtildiği halde hüküm sonucunda "sarı renkle gösterilen" ibaresinin yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı anlaşıldığından bu hususun bozma nedeni yapılmadığı-
Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesinin zarar koşuluna bağlı olduğu- Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olmasının başlı başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olduğundan, bu davranışın soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamayacağı-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi, muarazanın giderilmesi istekleri-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.