Mevcut belge ve deliller ile ağırlıklı olarak bilirkişi ve tanık sözleri uyarınca dava konusu taşınmazın murislerine ait iken onların ölümü ile mirasçılar arasında yapılan rızai taksim sonucunda davacıya isabet ederek zilyetliğin davacıya devir ve teslim edildiğinin anlaşılmasına ve davanın Kadastro Mahkemesinde görülüyor olmasına göre davacının kendi adına tescil talep edebileceğine; sonuçta 3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulanması yönünden ön sorun bulunmadığı-
Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmaz, paydaşlar arasında özel ola-rak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, paydaşlardan birinin payını üçüncü şahsa satması halinde, diğer paydaşların şuf’a hakkını kullanmasının iyiniyet ile bağdaşmayacağı, «fiili taksim iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, bu hususun mah- kemece de doğrudan doğruya nazara alınması gerekeceği-
Mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin karşı davada, fen bilirkişisi raporuna ekli krokide; a harfi ile gösterilen kısmın ... sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, bu parselin ise halen satış ile alınmak suretiyle davalı-karşı davacı adına kayıtlı olduğu sabit olduğuna göre; karşı dava yönünden kabul kararı verilmesi gerektiği-
Davacının, taşınmazının genel yola çıkışının bulunmadığını iddia ederek geçit hakkı kurulması talebinde bulunduğu davada, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılmasında genel ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi ve komşuluk hukukundan kaynaklanan ilkelerin gözden kaçırılmaması gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talebine-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davaya konu taşınmaza davalı idare tarafından fiilen kaldırım olarak el atıldığı anlaşıldığından, davacı payı yönünden işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği-
Geçit güzergahı olarak uygun seçenek belirlenirken aleyhine geçit kurulacak taşınmazların yüzölçümlerinin, üzerinde muhdesat olup olmamasının geçit kurulması halinde uğrayabilecekleri değer kaybının dikkate alınması gerekeceği-
Dava, mülkiyet hakkının yitirilmesi ve karşılığında tazminat talebini içerdiği için gayrimenkulün aynına ilişkin olduğundan adli yargının görevli olduğu, davacının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından mülkiyet hakkının kullanımının engellendiği gerekçesine dayandırdığı isteminin TMK. mad. 1007 uyarınca açılan tazminat olduğu, bu neviden davalar tapu sicilinin tutulmasından kaynaklandığından, husumetin Hazineye yönlendirilmesi ve arsa niteliğinde bulunan taşınmazın emsal mukayese yöntemi suretiyle gerçek zararın değerlendirme tarihinin, tapu kaydının hüküm ile birlikte iptal edilmesi nedeniyle dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiği-
E.tma haksız eylem olup, elatmanın önlenmesi davalarının haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılması gerekeceği-
Çaplı taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesi ve kal istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.