Vekâletten azledilmiş olan vekilden taşınmazı satınalmış olan kişi-den aynı taşınmazı, gerçek değerinden düşük bir bedelle satınalmış olan üçüncü kişinin iyiniyetinin korunacağı (bu kişinin MK. 1023 hükmünden yararlanabileceği)-
Şikâyetçi vekilinin, taşınmaz üzerine müvekkili için konulan haczin dayanağının, taşınmaz sahipleri gerçek kişilerin şahsi ve ortağı olduğu şirkete ait vergi borçları olduğunu savunduğu, ancak, şikâyet olunanın hem gerçek kişi borçlulara hem de ortağı ve temsilcisi oldukları şirkete karşı sıra cetvelinde paylaşıma konu olabilecek şekilde takip yapıp yapmadığının, yapmış ise bunların tarihleri, bunlara istinaden konulan hacizler v.b. yasal işlemleri tamamlayıp tamamlamadığının, dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılamadığı-
Bir kimsenin, başkasını arazisine bitki dikmesi halinde, “haksız inşaat” hakkındaki MK. 722 vd. maddelerine göre, bu kişinin tescil iste-minde bulunabileceği-
Türk Medeni Kanunu'nun 650. Maddesinin uygulanmasından doğan uyuşmazlığın çözümünün; gezici arazi kadastrosu mahkemelerinin görevi içinde olmayıp, genel mahkemelerin görevi içinde olduğu-
Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir...
Taşınmazın bulunduğu yörede yaşayan davalıların, satın aldıkları taşınmazın gerçek değerinin basit bir araştırma ile tespit edebilecek durumda olmalarına karşılık, tapuda beyan edilen değere göre 6,5 kat, kendi beyanlarına göre 1 kat daha düşük bir fiyata satın almış olmalarının iyiniyetli olmadıklarını göstereceği bu nedenle aleyhlerine açılmış olan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi ihalenin feshine konu 108 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın yeni maliki sıfatı ile bu parsele yönelik ihalenin feshini talep edebilir ise de davaya konu diğer 118 ada, 3 parsel, 8 bağımsız bölüm nolu taşınmaz hakkında yapılan ihalenin feshini talep edemeyeceği-
Taşınmazların satışlarının muvazaalı olduğuna dair davacı iddiasının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanan davada, taşınmazların sözleşmede gösterilen devir bedelleri ile keşif ile belirlenen değerleri arasındaki fark, taşınmazların satış sözleşmelerini şirket adına imzalayan şirket müdürü ile davalının akrabalık bağı ve taşınmazların devir bedellerinin şirket kasasına girmemiş olması anılan sözleşmelerin muvazaalı olduklarına dair iddiayı ispata yeterli olmadığı- Karşı oy yazısında şirket ile yöneticileri arasındaki ilişkinin vekâlet akdi olduğu, vekilin özen borcu altına bulunduğu, davacı iddiasının şirket müdürünün temsil yetkisinin kötüye kullanım hukuksal nedenine dayalı olduğu, müdürün sözleşmenin karşı tarafıyla el ve işbirliği içerisinde davacı şirketi zararlandırıcı işlem yapıldığı iddiası bakımından davacı şirketin üçüncü kişi konumunda olduğu, bu sebeple muvazaa iddiasının her türlü delille ispatlanabileceği hususuna dikkat çekildiği-
Yedi adet taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi istemi-
Dava, mülkiyet hakkının yitirilmesi ve karşılığında tazminat talebini içerdiği için gayrimenkulün aynına ilişkin olduğundan adli yargının görevli olduğu, davacının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından mülkiyet hakkının kullanımının engellendiği gerekçesine dayandırdığı isteminin TMK. mad. 1007 uyarınca açılan tazminat olduğu, bu neviden davalar tapu sicilinin tutulmasından kaynaklandığından, husumetin Hazineye yönlendirilmesi ve arsa niteliğinde bulunan taşınmazın emsal mukayese yöntemi suretiyle gerçek zararın değerlendirme tarihinin, tapu kaydının hüküm ile birlikte iptal edilmesi nedeniyle dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.